24. Bölüm "Kumar"

33 6 56
                                    

Geçmişin her bir yarasını tek tek hayat karşıma çıkartıyordu, fakat ben o sokağa attıkları on yaşındaki çocuk değildim.
Hayat sizin yaralarınızı deşmek istediğinde bundan kaçmak yerine geçmişinizle yüzleşmeliydiniz. Kaçarsan kovalanırdın, kovalanmak istemiyorsan kaçmamalıydın.

Arabadan indim ve derin bir nefes alarak önüme gelen saçlarımı yüzümden çektim.

Arkadan Atlas'ın geldiğini gördüm fakat aldırmadım.

Kurumuş dudaklarımı birbirine bastırdım. Pencerede perdeler vardı, birileri burada yaşıyordu.

Atlas arabadan inip yanıma doğru adımladı.

"Asya, neden durdun?" Sorusuna cevap vermek istiyordum ama boğazımdan ses çıkmayacak gibi hissediyordum. Konuşabilecek durumda mıydım? Onu bile bilmiyordum.

Çantamdan çıkardığım su şişesinin kapağını açıp birkaç yudum aldım ama bu bile boğazımın kuruluğunu geçirmeye yetmiyordu. Duvara tutunup ağrıyan başıma masaj yaptım.

"Asya, iyi misin, Ne oluyor sana?" Ben hiç iyi değilim.

Zorlukla sesimi bulmaya çalıştım.
"Ev," diyebildim sadece nefes nefese

Sorgularcasına bakışlarına baktım.
"Ne evinden bahsediyorsun?"

Geçmişim yaralarımı kanatırken ben buna izin veriyordum, en azından kaçmıyordum.

"Benim çocukluğumda yaşadığım ev," dedim, nefes nefese.

Büyük yalıya baktığında bakışları değişti.

"Burası orası mı?" Başımı olumlu anlamda salladım.

Birşey söylemeden eve doğru ilerledim, çekinmeksizin ve korkmaksızın.

"Asya!" Atlas'ın seslerini duyuyordum fakat cevap vermiyordum. Geçmişteki evimizin büyük bahçesine girdiğimde gözüme takılan şeyle duraksadım.

Çocukken buraya küçük bir fidan ağaç dikmiştim, her gün aksatmadan suluyordum. O günler tekrar aklıma gelmişti.

13 yıl önce

"Anne sence bu küçük ağaç kocaman bir ağaç olur mu?" Dediğimde annem güldü.

"Tabiki olur, sen büyüdükçe bu ağaçta büyüyecek. Birlikte büyüyeceksiniz."

"Ama benim büyümeme daha çok var, bu ağaç şimdi büyüse olmaz mı?" Büyük bir ağacım olmasını çok istediğim için sabırsızlanıyordum.

"Ağaçlarında büyümesi için yılların geçmesi gerekiyor Asya, bu yüzden hemen büyümesi mümkün değil aynı senin gibi." Küçücük dudaklarımı büzüp somurtmuştum, annem bunada gülmüştü.

"Bugün ağacını sulamadın, sulamazsan büyüyemez. Sen nasıl yemek yemezsen büyüyemezsin oda su vermezsen büyüyemez. " büzdüğüm dudaklarımı bir tebessüm sarmıştı.

"Tamam! Hemen suluyorum." Heyecan içinde koşarak su almaya gitmiştim.

Suladıktan sonra bahçemizdeki çimlere uzanıp küçük ağaç fidanını izlemiştim.

İnsan bazen çocukken küçük bir ağaç fidanını izlerken bile huzur bulabiliyordu...

Şimdiki zaman

"Asya, neden sıradan bir ağaç'a bakarken daldın?" Sıradan bir ağaç değil çünkü.

"Hiç,"diyerek geçiştirdim.

Yürümeye devam ettim ve evin kapısını çaldım, çocukluğumun geçtiği evde şuan kimler oturuyordu?

Kapıyı orta boylu cılız ama yüz hattı sert bir adam açtı.

RİTİM🔥🍀 (DEVAM EDİYOR)Where stories live. Discover now