17. Bölüm "Kanlı kurallar"

39 29 31
                                    

Kurallara uyup uymamak tamamen neyin olduğuna bağlıydı, benim için. Aklımı kullanır benim için iyiyse kurallara uyar değilse kuralları ezip geçerdim. Bu benim kendime karşı olan bir tutumumda olabilirdi.

"Kuralları sayıyorum, eğer kuralların dışına çıkmazsan kuzeninde sende yara alarak kurtulacaksınız. Yaşamakta ölmekte sizin ellerinizde." Bize bir yaşam oyunu oynamamızı istiyorlardı, hayatı bana veren yaratıcıyken bir oyun için onun verdiği canı almaktan bahsediyorlardı.

"Kesinlikle kan dökeceksiniz.
Kaçmaya çalışmayacaksınız.
Hakaret küfür vb olmayacak.
Ya şırıngayı ya da işgenceyi seçmek zorundasınız."
İşgence oyunun bir parçasıydı bu belli olmuştu. Ama şırınga da neyin nesiydi?

"15 saniyeniz olacak, size sorduğum gelişi güzel soruları yanıtlayacaksınız. Yanıtlayan işgenceyi de şırıngayı da pes geçmiş olur. Ve bir şey yapmak zorunda kalmazsınız."

"Ela, bu oyuna dahil olmayacak! Onun hiçbir suçu yok. Bırakın gitsin. Ne oynayacaksanız benimle ne işgence çektirecekseniz benimle, hesabınız benimle!"

"Kardeşiminde bir suçu yoktu ama sen onu öldürdün. Biz eşit oynarız." Dediğinde sinirlerim gerildi.

"Onun bir suçu vardı! Kadın cinayeti veya şiddeti veya, kadının ruhunu öldürmek suçların en büyüğü! Cinsiyet ayrımcılığı falan yapmıyorum. Çünkü kadınları güçsüz gören bu gerizekalı toplum, erkekleri baş tacı yapıyorsa bende kadınları savunuyorsam bu cinsiyet ayrımcılığı değildir! Başından söyleyeyim."

"Patron bu kız çok konuşuyor, nasıl dayanacaksın?" Şu Halil denen herif bana kafayı takmıştı. Uğraşanla uğraşırım.

"Sus sende be! Halil misin nesin, patronunun köpeği olmuşsun. Ne yaparsam patronunun arkasına sığınıyorsun."

"Patron!"

"Sus, Halil. Kızın karşısında bile küçük düştün ya ben sana ne diyeyim daha."

Halilin hayalleri başına yıkılmış olacak ki, patronuna hayal kırıklığıyla bakıyordu.

Ellerimin acısı gittikçe artıyordu. Ela'yı tam yanıma sandalyeye bağlamışlardı.

Ela'ya güven verircesine baktığımda gülümsedi, kimse bana kafa tutamazdı.

"Doktor! İlk sıra senin." Doktor olacağımı nereden biliyordu?

Şerefsizin yüzüne hissiz bir cesaretle bakıyordum. Buradan Ela'nın kanı dökülmesine izin vermeyecektim!

"İlk soru, annenin gerçek adı ne?!" Dediğinde soru zihnimde yankılanıyordu. Annemin gerçek adından bu adama neydi?

"Unutma, cevabı vermezsen ya işkence çekeceksin. Ya da bu elimdeki şırıngayla kan alacağız. Hangisi?" Annem üvey babamın kirli işlerinden dolayı yaşaması için kimliğini başka bir isimle değiştirmişti.

"Seni ilgilendirmez." Üstüme gelmeye başlamıştı ama umrumda değildi.

"Daha ilk sorudan elendin. Bu evden şimdiden cesedinin çıkacağı belli oldu."

"Çıksın, senin eline ailemden birisinin bilgisini vereceğime ölürüm daha iyi." Dediğimde öyle mi? Dercesine bakıyordu.

"Seçimini yap, şırınga mı yoksa işgence mi?" Dediğinde düşündüm. Zaten omzumdan vurulmuştum. Kanadığı için ordan kan almaları daha mantıklıydı. Gerçi buradaki hiçbir şey mantıklı değildi, bu oyun gibi.

"Şırıngayı seçiyorum."

"Osman, oğlum getir şırıngayı."

Ela yanımda fısıldıyordu. "Asya, hayır. Yapma bunu ölürsün."

RİTİM🔥🍀 (DEVAM EDİYOR)Where stories live. Discover now