19. Bölüm. "Geçmişin izleri"

45 30 88
                                    

Gökkuşağı'nda siyah renginin olmaması siyah'ın diğer renklerden farklı oluşu muydu?

Değildi, insanlar gibi renklerde kendilerinden daha iyi olduğunu düşündüklerini dışlarlardı.

Ama dışlamaları onun daha kaliteli olduğunu değiştirmezdi.

Bu karşımdaki adam beni hep diğer torunlarından ayırmıştı.

Elimdeki düşen anahtarı alıp geçmişimi deşen karşımdaki adama baktım.

"Senin ne işin var burada?!" Babama ve yanındaki adama baktım.

"Kızım, sakin ol. Deden seninle konuşmak için gelmiş."

"Benimle, konuşmak için gelmiş. Öyle mi? Benim bu adamla konuşacak tek bir kelimem yok."

"Asya, bana kızgınsın farkındayım. Geçmişte yaptıklarımdan dolayı ne kadar kızgın olduğunu biliyorum. Ama seni ilgilendirecek önemli bir konu var. Konuşmalıyız."

"Yine beni satmak isteyeceksen o yolları ben geçeli çok oldu. Satacak başka torun bul," Evden bir şey söylemeden arabamın anahtarını alarak geri çıktım.

Geçmişimin delik deşik edilmesinin yol açtığı gözyaşlarımı akmaması için zorluyordum.

Arabama bindiğim gibi süratimi arttırdım.
Atlas arıyordu, kesin babam ona haber etmişti. Aramayı cevapladım.

"Alo, Asya neredesin? "

"Yalnız kalacağım biraz."

"İyimisin sen?" Çok iyiyim.

"İyiyim."

"Bu bir yalandı."

"Biliyorsan niye soruyorsun Atlas?"

"Konum atarmısın?"

"Yalnız kalmak istiyorum."

"Tamam, sana iyi gelecekse yalnız kal."

"Babam söyledi sana değil mi?"

"Kimin söylediği şuan önemli değil Asya."

"Peki, görüşürüz."

"Bak çok durma orada burada, eve gitmek istemezsen gel bana."

"Tamam, merak etme."

Kapatma tuşuna bastığım an gözyaşlarımı daha fazla tutamadım.

Geçmişimdeki yaralar tek tek kanıyordu. Öyle böyle sarıyordum ama bu da beni yoruyordu. Ama acılar olmadan güç gelmezdi zaten değil mi? Hayat belki de daha da güçlenmemi istiyordu...

Yalnız kalmak istediğimde hep buraya gelirdim. Tenha ve yüksek yerlerde kafa dinlemek iyi geliyordu. Tüm insanların seslerinden arınıp burada sadece kuş cıvıltılarını dinlemek insanın ruhunu ferahlatıyordu. Ama bu kısa süren bir ferahlıktı.

Bu uçuruma bir salıncak bile kurmuştum.
Sallanırken halat koparmı? Diye hiç düşünmemiştim. Çünkü buraya hep yalnız kalmak istediğimde gelirdim. Yaşamakta ölmekte umrumda olmazdı bu zamanlarımda. Bu yüzden korkmazdım.

Kendimi toprağın üstüne bıraktım. Uzandım ve gökyüzünü seyre daldım. Belli belirsiz akan yaşlarım kanayan yaralarımdan kaynaklanıyordu. Bu yaraları açanlarında yaraları böyle kanıyor muydu? Onlarda böyle yalnız kalmak için tenha bir uçuruma geliyorlar mıydı? Onlarda ağlamamak için kendilerini zorluyorlar mıydı? Hayır...

Aklıma Alper Ayyıldız-Ağustos sırılsıklam
Şarkısından bazı sözler gelmişti.

Bu sessizlik sakın kulaklarını aldatmasın, parmak uçlarınla yürü, hatıralar uyanmasın...

RİTİM🔥🍀 (DEVAM EDİYOR)Where stories live. Discover now