12. BÖLÜM

4.1K 222 33
                                    



İnsanlar iyi ve kötü olarak mı ikiye ayrılır.

Yoksa inandığı dini değerlere göre mi ?

Yada geçmişten gelen seçmek gibi bir şansı bile olmadığı köklerine göre mi ?

Bu vatanın her bir karışı cennetken biz insanlar hep ayrışmış, bölünmüş ve hiçbir zaman barış içinde yaşayamamışız.

Çiğ süt emmiş olan bizler her daim farkı fikirlere sahip olup hep kendi istediğimiz olsun isteriz. Bunun için savaşır bizim için değerli olan değerlerimizi ayakta tutmaya çalışırız.

Şükrü Babam beni bulup o cehennemden kurtarana  kadar uğuruna savaşacağım değerlerim hiçbir zaman olmamıştı. Yavaş yavaş kendime bulduğumda  ise eksik olan aile sevgimi vatanımın topraklarında bulmuştum.

Üniformamı giyip ilk silahımı elime aldığım zaman vatanımın her karış toprağını canım pahasına koruyacağım söz vermiş o zamandan beri de verdiğim sözü tutabilmek için canımla dişimle savaşmıştım.

Gün aşırı getirdiğimiz vatan haini kadını askerlere teslim etmiş dinlenmek için odalarımıza çekilmiştik. Bu hamlemle onların dikkatini biraz daha çektiğimin farkındaydım ama bu anca bana gurur verirdi Türk askeriydim ben bu meseleye şahsi şekilde algılamayı çoktan bırakmıştım. Onların yegane amacı Türk devletine zarar vermekti. Bunu benim üzerimden yapmak istemelerinin sebebini ise ömrüm boyunca karşıma hep sorun olarak çıkan cinsiyetim olduğunu biliyordum.

Duş alıp yatağıma uzanmış dönüp durmuş sonuç olarak uyuyamamış ve sigaramı da alıp dışarıya çıkmıştım. 2. sigaramı yakmışken etrafı izledim sessizce.
Alevle olan hesaplaşmamızdan sonra biraz daha rahatlamış vatanıma hizmet ettiğim için kendimle gurur duymuştum.  Böyle soysuzları gördükçe damarlarımda taşıdığım asil kanın değerini daha iyi anlar olmuştum.

Gözlerim istemsiz şekilde Asrının odasının penceresine değdiğinde camın önünde bekleyen bedeni ile karşılaştım. Rüzgardan dolayı dallarından ses gelen ağaçlar , boş askeriye avlusu ,yeni doğan güneş bütün bunlar yok olmuş sadece onun kömür karası gözleri ve benim mavi gözlerim birleşmişti. Bu avlu mahşer yeri olsa yine de birleşeceğine emin olduğum gözlerimiz yine beni yanıltmamış ve adresini bulmuştu.

Göz göze geldiğimiz andan itibaren herkese buz olan surat ifadesi yumuşamış hafif tebessüm eder olmuştu. Ne güzel söylemiş Cemal Süreyya " Zaman sen olmayınca geçmiyor, sen olunca da yetmiyor " diye elimdeki yarısı içilmiş sigara çoktan sönmüş dağınık saçlarım rüzgarın etkisiyle daha çok dağılmış zaman gözlerine baktığım süre içerisinde su gibi geçmişti.

Uzun uzun sohbet etmişiz gibi gözümü bile kırkmadan gözlerini izlemiştim. Onun ise benden bir farkı yok gibiydi. Kolları gövdesinde bağlı camın önünde öylece gözlerimin içine bakıyordu. Bütün derdim tasam uçmuştu. Sahi sevilmek değer görmek böyle mi hissettiriyordu gerçekten şu an kıyamet kopsa kılımı kıpırdatmaz gözlerinin içine bakarak son nefesimi vermek isterdim.

Askeriyenin kapısının açılması ile istemsizce çevirdiğim gözlerim binbaşının sert çehresine değmesi ile hızla toparlandım ve hazır ola geçtim. Dövüşten sonra görev haricinde ilk baş başa karşılaşmamızdı bu. Yeni duş aldığı belli olan nemli saçları vücuduna dar gelen asker yeşili tşortü ve gözlerindeki sorgulayıcı ifade ile yanıma doğru yaklaştı.

" Rahat üsteğmen görev sonrası dinleniyor olman gerekmiyor muydu "

" Uyku tutmadı komutanım " yerdeki sigara izmaritlerine bakıp tekrar gözlerini bana çevirdi.

" Sigara mı içiyorsun"

" Kafamda dönüp duran düşüncelerden kurtulma için bazen evet komutanım iyi bir kaçış yöntemi"

ASİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora