22. BÖLÜM

3.2K 175 11
                                    




Bir Nazım Hikmet kitabında okumuştum.

" Herkesin yanına gitmek istediği birileri vardır. Gecenin üçü , sabahın körü hatta cehennemin dibi bile olsa " diyordu ünlü şair

Bu cümle o kitapta beni alıkoymuştu. Saatlerce tekrarlamış, altını çizmiştim. O zamanlar yanına gitmek istediğim ailemden başkası değildi. Onları düşünmüş Allaha en kısa zamanda şehitlik mertebesi ile onlara kavuşturması için dualar etmiştim. Şimdi ise bu yattığım soğuk hastane odasında  yanıma gelmesini istediğim 2 kişi vardı.

Biraz önce uyanmış yanımda kimsenin olmaması ile sesimi çıkartmamıştım. Herkes yaralıydı. Saat ise başımda birinin beklemesi için epey geçti. Başının çaresine bakmayı öğreneli uzun zaman oluyordu. Yaralarımı tek başıma sarmayı öğrenmiştim. Yine sarardım kimseye ihtiyacım yoktu.

Omuzlarımı dikleştirdim ve yatakta oturur pozisyona geldim. Dışardan güçlü duran bedenim içerdeki küçüğü susturmak için epey dil dökmüş. Daldığım düşüncelerden kapının sakince açılması ile soyutlandım.

Heybetli bedeni kapıdan geçirip sakince örten adam ile yüreğim hoplarken içimdeki o kasvetli düşünceler de bir bir dağılmıştı.

Kafasını çevirip benimle göz göze gelince bir anda afallamış sonrasında ise kendini hızla toparlayıp yanıma adımlamıştı. Gelişi ile yüreğimi hoplatan adam oturur pozisyonda olduğumdan yanıma oturmuş bir eli hemen yüzümün birazını kaplayan saçlarıma dokundurmuştu.

Saçlarıma ayrı bir ilgisi vardı. Her bulduğu fırsatta saçlarımı okşuyordu. " İyi misin Güzelim bir yerinde ağrın var mı hemşireye haber verelim " kalkmak için yeltenen bedeni hızla tuttum. Zaten yeni kavuşmuştum. Olan biteni yeni yeni kabullenmiştik. Yanımdan bir dakika ayrılmasını istemiyordum.

" Gitme ağrım yok " bu hamleyi beklemiyor olacak ki bulunduğu yere gerisin geriye oturan bedeni bana biraz daha yaklaştı ve kollarını hızla bedenime doladı. Göğsüne bastırdığı başımın üstünde dudaklarını hissederken kollarımı gövdesine doladım.

" Güzelim neyin var " sorusu ile dudaklarım titredi. Yorulmuştum. Yaşadığım şeyler hem bedenimi hem de ruhumu yormuştu. " Ben " titreyen sesim nedeni ile konuşamazken boğazıma oturan yumru ile gözlerimi kapattım.

" Ağla yavrum ağla rahatla sonra da bir daha o güzel gözlerinden gülmekten olsa bile yaş gelmesin " iki büklüm bedenimi rahatlatmak için bulunduğu pozisyonu bozmuş yatağın başlığına sırtını yaslamış hemen sol yanına da beni çekmişti. Şimdi ikimiz de yatar pozisyondaydık. O sakince benim saçlarımı okşarken ben kollarımı gövdesinden çekemiyordum. Sanki kollarımı çekersem kaybolacak gibiydi.

Bu yaşadığımız an hayal gibi gelirken ağlamam hafif iç çekişlere döndü. Ben ağlamayı zayıflık olarak görmüyordum.  Rahatlama biçimi olarak gördüğüm ağlama onun kollarında daha anlamlı olmuştu.

" Ben özür dilerim size rahatsızlık verdim " kollarımı menenge gibi sardığım beden sözlerim ile kasılırken kalkma çabamı engelledi.

" Asi sen bana rahatsızlık vermezsin sen bana anca huzur verirsin neşe verirsin mutluluk verirsin " 

Beni etkiliyordu. Zaten onunla dolu aklımı karıştırıyordu.
" Bundan sonra seni bırakmam Asi çıkar bunu aklından ben nereye sen oraya sensiz yaşayamam artık "

Gözlerimi sıkıca yumdum. Sanki gözlerimi kapatırsam bu olan biten de olmayacakmış gibi daha sıkı bastırdım.

" Komutanımsınız siz benim " sözlerim biter bitmez sert sesi ile konuştu. " Başlatma komutanına bırakmam kızım seni ben "

ASİWhere stories live. Discover now