14.BÖLÜM

4K 189 5
                                    

Duygular çoğu zaman insanlara nasıl hareket edeceğinin yolunu göstermiştir.  Ağlıyorsan insanlar sana neyin var neden üzgünsün derler

Şaşkınsan niye şaşırdın bir şey mi oldu derler yada

Gülüyorsan mutluluğunun sebebi ne derler

Aslında kendimizi ifade etme şeklimiz duygu tanımlarından geçer. 

Hayatımın 18 yılı genelde kırgın , üzgün , mutsuz ve umutsuz geçmişti. Yüzlerini bile hatırlayamadığım ailem bir anda beni bırakmış vicdansız birinin eline kalmıştım. Askeri üniversiteye başladığımda ise içimdeki o umutsuzluğun kırıldığını yerine hiç tatmadığım farklı bir duygunun geldiğini fark ettim.

Mutluluk

Üniversiteyi bitip göreve başladığımda ise gururlandıracak kimsem olmasa da içimde tarifsiz bir gurur vardı.

Rütbem artıp Hakkâri'ye geldiğimde ise yıllar önce peşimi bırakmayan her anımda yanımdan ayrılmayan o duygu baş göstermişti.

Korku

Hakkâri'ye geldiğim için değildi bu korku daha öncede söylediğim gibi vatanımın her karış toprağı benim evimdi. Benim korkum dışlanmak kabul görmemekti.

Keza öyle de olmuştu. Ne kadar beni korumak için olduğunu söyleseler de gitmemi istemişlerdi. Şimdi gözlerinin içine bakarken mutluluktan titrediğim adamın o zamanlar gözlerinin içine bakınca endişeleniyordum.

Şimdi ise sanki hayattaki sürüklenişim bitmiş gibiydi ölümlü dünyada artık kaçmak yoktu. Mutsuzluk ,üzgünlük artık yerini mutluluk ve neşeye bırakmıştı. Yeni bir duygunun peşindeydim artık

Sevgi

Yanımda tüm heybeti ile bekleyen adama doğru döndüm. Vücuduna tam oturan asker yeşili tişörtü yüzünde güneş gözlüğü ile yanımda bir büst gibi duruyordu. Ben mi ?

Ben onun talimatı ile onun oturması için getirilmiş sandalyede oturuyordum. Dünkü tatsız olaylardan ötürü ceza alan timin antrenmanını seyrediyordum.  Aklıma dünden görüntüler düşerken yüzbaşının suratından gözlerimi çektim ve kızarmaya yüz tutmuş yanaklarım ile time döndüm.

Arabada canımın acısını unutturacak güzel sözlerinin ardından omzuna yasladığım başım ile binbaşı gelene kadar hayatımda mutluluk duygusunu bu kadar deriden hissettiğim bir an olmamıştı.

Binbaşının gelmesi beni hastaneye götürmeleri ve pansuman ardından askeriye dönmüştük. Sabahına içkinin o sarsaklığını atlatamayan tim saatlerdi antrenman yapıyorlardı. Ben Yüzbaşı tarafından oturma görevine tabi tutulmuştum.  Benim onlar bu kadar ağır antrenman yaparken oturmayacağımı bilen yüzbaşı çok önemli bir görev verirmiş gibi oturmamı emretmiş eğer emrine itaatsizlik yaparsam da savunma yazısı istemişti.

" Komutanım valla hatırlamıyorum hatırlasam yapar mıyım " Akif'in söylenişi ile ona doğru döndüm. Yüzbaşı ise yüzünden bir mimik oynatmadan şınav çeken Akif'in yanına doğru adımladı.

" Sana konuşman için kim izin verdi" sert sesi beni oturduğum yerden bile titretirken Akif timdeki diğer üyelerin homurtuları ile susmuştu.

" O kadar aldığınız eğitim çıktığımız operasyonlar boşa mıydı ben güvenemeyecek miyim lan size " Sessizce şınav çeken time doğru döndü ve tam önlerinde durdu.

" 2 bardak içkide kendinizi unuttunuz ya orda bir şey olsaydı adam çıkarsaydı vursaydı birinizi ben nasıl haber verecektim ailerinize ne diyecektim siz oğlunuzu asker olarak biliyorsunuz ama o sarhoşken vuruldu mu ?" Derin bir nefes verip gözlüğünü çıkardı.

ASİWhere stories live. Discover now