17. BÖLÜM

3.5K 199 17
                                    

Acı

İliklerime kadar hissettiğim bir acı vardı bedenimde

Sanki günlerdir komada yatıyormuş  gibi hissediyor kolumu bile kıpırdatamıyordum. Birisinin  güçlü bir yapıştırıcı ile yapıştırdığını düşündüğüm kirpiklerimi güç bela aralamaya çabaladım. Bir süre beyaz tavanla bakıştıktan sonra nerde olduğumu anlamaya çalıştım. Doğrulma çabam ağrımdan dolayı sekteye uğrarken güç bela yan dönebilmiştim.

Odadaydım. Bir evde büyük bir yatakta yatıyordum. Kaşlarım anında çatılırken ağrıyan belime rağmen güç bela doğruldum. 

Karşımdaki büyük aynadan dağılmış saçlarıma kızarmış ve şişmiş halime baktım. Berbat gözüküyordum. Olan biten aklıma düşerken binbaşının beni revire götürdüğünü hatırladım. Peki ya burası neresiydi ? Beni bu hale getiren yarama bakmak için üstümdeki badiyi sıyırdım. Belimin büyük bir kısmının bandajlı olduğunu gördüğümde her şeyi başa sardığımızı anlamıştım.

Bu acı uzun bir süre bedenimi terk etmeyecekti. Biliyordum çünkü yaşamıştım.

Ayağa kalkmak için biraz kendimi toparlamaya çalışıyordum ki kapım yavaşça açıldı. Karşımda belki en son görmeyi beklediğim kişi Asrın Yüzbaşı belirdi. Üstünde üniforması başında bordo beresiyle her zamanki gibi göz alıcı gözüküyordu.

Ben onun neden burada olduğunu düşünürken o bir kaç adımla yanıma geldi ve karşımdaki sandalyeye oturdu. " Nasılsın ağrın varsa yatmaya devam edebilirsin" Gözlerimi onun siyahlarına çevirdim. " Neden buradayım " bacaklarını ayırıp sandalyede biraz daha yayılırken gözlerini üzerimden çekmiyordu. " Ben öyle uygun gördüm." Cümlesi üzerine kaşlarım havalanırken anlamsız bakışlar attım.

" Üstümden herhangi bir söz hakkınızın olduğunu düşünmüyorum komutanım " Daha sert bir tepki vermemi beklediği belli olan yüzbaşı bozuntuya vermeden konuşmasına devam etti.

"Bende sözlerinin aksinde üstünde fazlasıyla söz sahibi olduğumu düşünüyorum asi " Ağzımdan bir hah sesi çıkarken o da yavaş yavaş benim sinirlenmemden keyif alır gibiydi. " Siz böyle düşünmeye devam edin o zaman ben gidiyorum" Kalkmaya yeltendiğim zaman göz açıp kapayıncaya kadar yanıma gelmiş omuzlarımdan bastırarak kalkmama engel olmuş.

Benim kalkmak için yaptığım bir hamlemi daha savuşturup omuzlarımdaki ellerini boynuma orda da yanağıma çıkardı. Nefesimi tutarken parmaklarının yüzümdeki baskısını görmezden gelmeye çalıştım. Baş parmakları çenemin altınından yaptığı baskı ile kafamı kendisine doğru kaldırdı. Kafasını yüzüme doğru eğdi ve o hayran olduğum gözlerini kısarak yüzüme baktı.

" Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi ?
Had gel,
Ay karanlık"

Hayran olunası ses tonu ile fısıltı ile söylediği sözler beni adeta büyülerken tutuğum nefesimi yavaşça bıraktım. Parmakları yanaklarımı okşuyor gözleri gözlerimden ayrılmıyordu.

"Seni öyle kollarımda gördüğümde aklıma bu şiir gelmişti. Sanki senin varlığın için yazılmış gibi "

"Komutanım "

" Yorma nefesini hadi yat dinlen ben de sana çorba kaynatayım iyi gelir "  Benim konuşmam bile izin vermeden en can alıcı bakışlarından birisini atmış sonra da odadan sakince çıkmıştı.

Az önce onu her gördüğümde koridorda sevdiğini gören liseli kızlara dönüştüğüm komutanım gözlerimin içine bakarak bana şiir okumuştu.

ASİWhere stories live. Discover now