4

19.2K 789 32
                                    

Beş gün geçmişti Harun Bey'in gelmesi üzerinden. Her ne kadar üstüne düşünmemeye çalışsam da çıkmıyordu aklımdan lanet şey. Çıkmıyordu aklımdan babam olduğu gerçeği. Kırılmadan durmuyordu o salak kalbim. Ne vardı sanki kırılıp, üzülecek. Alışmamış mıydık yalnız büyümeye? 

Tüm bu salak düşüncelerimin yanında bu geçen beş gün boyunca dedemin baskıları asla eksilmemişti. Beni her gördüğünde para için sıkıştırıyor ve her zamanki gibi başıma kaldın naraları atarak kendini gaza getirip getirip gidiyordu. Ben de hem çok göz önünde durmamak hem de bir gelir kaynağı bulma amacıyla günlerdir sokak sokak dolaşıyor ve iş arıyordum. 

Ya tecrübeli eleman istiyorlardı ya da güzel... 

Gördüğüm her iş ilanına gidip şansımı denemiş olsam da sonuç başarısızdı. Hava kararmak üzereydi. Eve dönüş yolunda gözüme çarpan bir iş ilanı daha olmuştu.

Bulaşıkçı aranıyor.

O gün son bir kez daha denedim şansımı. 

"Tecrüben var mı?"

"Hayır, ama evde hep ben yıkarım bulaşıkları."

"Okuyor musun?"

"Hayır."

"Sigara kullanıyor musun?"

"Hayır."

"Haftada yedi gün. Günlük 150 lira. Daha fazla veremem. Kırdığın her tabak için günlük maaşını keserim." 

"Tamam olur."

Akmasa da damlardı. 

"Sabah yedide burada ol."

"Tamam. Sağolun." 

Anlık gelişen bu iş görüşmesi ile içim az da olsa rahatlamış, üstümden az da olsa bir yük kalkmış gibiydi. Eve yaklaşırken düşüncelerim yine zihnimi sarmış bulunmaktaydı. Artık engellemeye çalışmıyordum bile. Nasıl olsa hep onlar gelip geliyordu. 

Eve yaklaşırken dikkatimi çeken ilk şey evin önünde park halinde olan siyah lüks araba olmuştu. Hayır dikkatimi çeken siyah lüks araba değil, arabanın önünde kavga eder gibi duran iki kişiydi. 

O iki kişiden birinin Harun Bey olduğunu görüce olduğum yerde durdum. Niye gelmişti bu yine? Konuyu kapatmamış mıydık? Karşısındaki kimdi peki? Niye tartışıyorlardı?

Adımlarımı tekrardan eve yönlendirdim. Bu sırada Harun Bey de göz ucuyla beni görmüştü ve karşısındaki kişiye hızla bir şeyler söyleyip "arabana geç, sonra sana her şeyi anlatacağım" diyerek onu göndermişti. Gönderdiği kişinin yüzünü gitmeden bana bakması ile görmüştüm. Hayır. Bu kişiyi tanımıyordum. Ancak genç biriydi. Belki Yirmilerinin ortasında ya da başında diyebilirdim. 

Harun Bey'in arabasına gönderdiği o kişi biraz ilerideki karşı kaldırımda park halinde olan beyaz arabaya binmişti. Binmişti ancak gitmemişti. Sürü koltuğundan dikkatle bizim olduğumuz yere baktığını görebiliyordum. 

Harun Bey'i görmezden gelip eve girmek ilk planımdı. Ancak kapının önünde geçmemi engelleyecek olan duruşu ile ciddiyetle konuştum.

"Kusura bakmayın ama siz yine niye geldiniz? Bu konuyu kapattık sanıyordum." 

"Ben hiç bir konuyu kapatmadım, Gece. Tamam özür dilerim. Sana böyle bir teklifle gelmem fazla saçmaydı. Ama sana yardım etmek istiyorum kızım anla beni."

"Birincisi bana bir daha o şekilde seslenmeyin. İkincisi, hayır anlamıyorum. Nerden çıktı birden bu yardım aşkı? Size daha önce de söyledim. Annemin ölümü benim hayatımda hiç bir etki yaratmadı. O yüzden şu görev edindiğiniz yardım kafasından bir çıkın Allah aşkına! "

BİR BAŞIMA: Bir Aile MeselesiWhere stories live. Discover now