16

13.2K 656 36
                                    

Şu anda tam olarak 'ne yapıyoruz biz' dediğim noktadaydım. Benim burada ne işim vardı? 

Atlas'ın annesi Hatice Hanım tüm gerginliği ile tekli koltuğa oturmuş karşısında olan bana gözünü kırpmadan bakıyordu. Benim ise asla sesim çıkmıyor, göz temasından kaçınarak ayak parmaklarımı izliyordum. Bu kadında karşı korkum bir yana dursun aynı zamanda çok da çekiniyordum. Mahcup hissediyordum sanırım. Annemin benim üzerime bıraktığı bir mahcubiyet.

Atlas ise benim yanımda ve annesinin karşısında oturuyordu. Herkes çok gergindi. Ortam çok gergindi. Gerginlikten dolayı bütün iştahım kaçmış, onun yerine muazzam bir mide bulantısı bırakmıştı. Şuracığa kusmazsam iyiydi. Kimse konuşmuyordu. Neden kimse konuşmuyordu? Belki de odama gitmeliydim. Yavaş hareketlerle usulca Atlasa yaklaştım. Fısıltı şeklinde konuştum. O da beni duyabilmek için bana iyice eğilmişti. 

"Ben odaya geçsem iyi olacak sanırım." 

Atlas bir an durdu. Düşündü. Çene kemiklerini sıkmasından onun da çok gergin olduğunu anlayabiliyordum.

Yavaşça kafasını sallayıp "olur, güzelim" diye mırıldandı.

Onayı alır almaz tam yerimden kalkıyordum ki Hatice Hanım sert sesiyle konuştu.

"Nereye gidiyorsun?"

Bir an kalbimin çırpınan sesini kulaklarımda duydum. Kekelememeye çalışarak cevap verdim ama sanırım sesimin titremesine engel olamamıştım.

"Ben odaya geçiyordum."

"Neden?"

"Şey.. Siz özel konuşmak istersiniz diye düşündüm." 

"Otur. Ben Atlas ile değil. Seninle konuşmaya geldim." 

Şaşkınlık ve tedirginlikle Atlas'a baktım. Onun da benden aşağı kalır yanı yoktu. Ben usulca yerime geri sinerken Atlas konuştu.

"Anne-"

"Atlas. Bizi yalnız bırak. Mümkünse evden çık." 

Tedirginliğim daha da artarken titreyen ellerimle hızla Atlas'ın kolunu tuttum. Atlas bana dönmeden yine annesine yönelik konuştu.

"Neden? Konuşacakların çok mu özel?"

"Ne diyorsam onu yap Atlas. Zaten sinirliyim, daha da germe beni istersen." 

Atlas yerinden kıpırdamadan direkt olarak annesine bakmaya devam etti. Ben ise hala sıkı sıkı kolunu tutuyordum gitmesin diye. 

Hatice Hanım sinirle bağırdı bu sefer.

"Ne bakıyorsun Atlas! Korkma yemeyeceğim kızı. İki kelam edip gideceğim."

Atlas elleriyle sertçe yüzünü sıvazladı. Oflayarak ayağa kalktığında kolunu tutmaya devam ediyordum. Benim bu halimi görünce elleriyle yüzümü kavrayıp alnıma ve saçlarıma öpücük kondurdu. Rahatlamam içindi sanırım ama gram rahatlamamıştım. Daha çok, bana veda öpücüğü veriyor gibi hissetmiştim. Ardından kulağıma yaklaşıp fısıldadı. 

"Korkma. Kapının hemen önünde olacağım. En ufak bir sıkıntı olursa hemen içeriye gireceğim. Tamam mı?"

Gözlerinin içine baktım. Belli belirsiz ve isteksizce salladım başımı. Bundan kaçış yoktu sanırım. Ne olacaksa olup bitsindi artık. 

Hatice Hanım her hareketimizi izliyordu. Atlas Dışarıya çıkana kadar bekledi. Kapının kapanma sesinden sonra ikimiz arasında sessizlik oldu. O bana bakıyordu ben ayaklarıma. 

"Neden bana bakmıyorsun?"

Kafamı yavaşça kaldırıp yüzüne baktım. Ama saniyelik süren bakışın ardından başım yine önüme eğildi. 

BİR BAŞIMA: Bir Aile MeselesiWhere stories live. Discover now