25

11.4K 727 28
                                    


Bir hafta o kadar çabuk geçmişti ki... Bu kısacık bir hafta süresince baktığım hayvanlara da bir o kadar alışmıştım. Bugün onlarla geçirdiğim son gündü. Sahipleri tatillerinden dönmüşlerdi ve benim geçici işim de bu şekilde noktalanmıştı. 

Bu bir haftada olan ve benim ölesiye utansam da bir yandan hoşuma giden bir diğer olay da regl sürecimdi. Daha önce hiç bu kadar duygu dolu ve rahat geçen bir regl dönemim olduğunu hatırlamıyordum. Atlas bana karşı o kadar hassastı ki bu süreçte, duygulanmamam elde değildi. Her eve gelişimizde farklı çeşit tatlılar alıyorduk ve gerek sarıp sarmalayarak gerek sıcak su torbaları ile rahatlatıcı bir sıcaklığın içine hapsediyordu beni. Bunun yanında benim için aldığı mineral takviyeleri, bitki çayları ve ağrı kesiciler de cabası. Bir haftaya yakın bir süredir cidden bebek gibi bakılıyordum. Atlas cidden hayatıma giren en mükemmel ve hakkı ödenmez insan olabilirdi.  

Bugünkü işimi bitirmiş, hayvanlar ile vedalaşmış ve evin önünde Atlas'ın gelmesini bekliyordum. Bugün birlikte evde pizza günü yapmaya karar vermiştik ve ben cidden acıktığımı hissediyordum. Ancak aksi gibi Atlas gelmemeye devam ediyordu. Normalde şimdiye kadar çoktan gelmesi gerekiyordu. İşi çıksa mesaj atacağını biliyordum. Belki de çok yoğundu ve unutmuştu?

Telefonumu çıkarıp Atlas'a mesaj atmaya yelteniyordum ki önümde duran Barkın'ın arabası ile telefonu cebime geri ittim. Barkın camını indirdi ve konuştu.

"Hadi Gece, gidelim."

Arabaya bindim ve kemerimi takarken sordum.

"Abimin işi mi vardı?"

"Atlas bugün işten erken çıkmak zorunda kaldı. Az önce mesaj attı bana da. Yetişemeyecekmiş, işi uzamış, Gece'yi sen alır mısın, dedi. Sana haber vermedi mi?"

Kaşlarım çatıldı.

"Hayır haberim yoktu. Neden erken çıktı? Bir sorun mu var?" 

"İnan bilmiyorum ufaklık. Henüz biz de konuşamadık. Ama zannediyorum ki ailevi bir mevzu." 

Korktum.

"Benimle mi alakalı acaba? Ama bir şey yapmadım ki? Yakında kimseyi de görmedim." 

Barkın, paniklemiş halime baktı bir süre. Ben ise ondan makul bir cevap bekliyordum. O ise cevap vermek yerine sağ elini saçlarıma atıp yavaşça okşadı. Paniklemiş halim şaşkınlık hali ile karışmaya başlamıştı.

"Ben konunun seninle alakalı olduğunu zannetmiyorum. Kiminle alakalı olduğunu az çok tahmin edebiliyorum ama gidince doğrusunu Atlas'tan öğreniriz. Sen sakin ol." 

Kafa sallayıp yola bakmaya başladım. Bu sırada konuyu değiştirmek isteyen Barkın'ın sesi duyuldu.

"Bugün işteki son günündü, değil mi?"

"Evet. Çok üzüldüm biliyor musun?"

"Neden üzüldün? İşinin bitmesine mi?"

"Yani o da var tabii. Şimdi durup yine iş arayacağım ama asıl üzüldüğüm şey hayvanlardan ayrılmamdı. Hele Mırın ve Kırın! Kedileri bu kadar sevdiğimi bilmiyordum." 

Yol boyunca bir süre daha Mırın ve Kırın hakkında konuştuk. Eve vardığımızda ise Atlas ile karşılaşmayı beklesem de evde kimse yoktu. Onu beklerken ben hemen üstümü değiştirip pizza hamurunu hazırlamaya koyulmuştum. Saat ilerliyordu ve eminim Atlas da geldiğinde aç olurdu. Pizzaları hazırlama sürecini Barkın ile yardımlaşarak halletmiştik. İlk tepsiyi fırına atarken kapı çalmıştı. 

Ben tepsiyi yerleştirmek için uğraştığımdan Barkın gidip kapıya bakmıştı. Tepsiyi yerleştirmiş ve içeriye girip ayakkabılarını çıkarmakta olan Atlasın yanına ilerlemiştim. Pek mutlu görünmüyordu. Ciddi bir sıkıntı vardı anlaşılan.

BİR BAŞIMA: Bir Aile MeselesiWhere stories live. Discover now