22

12.6K 699 38
                                    

Gözlerimi sabah erkenden falan açmamıştım. Ne gidecek bir işim vardı ne de sabah kahvaltı hazırlayacağım bir Atlas. Ben de bu zamanı yatakta pinekleyerek geçirmiştim. Yataktan kalktığımda ise pek iştahım yoktu. 

Depresyonda mıydım? Hayır.

Mutsuz muydum? Kesinlikle. 

Mutsuz olmamı gerektirecek bir durum mu vardı? Hayır. 

Kesinlikle mutsuz olmamı gerektirecek hiç bir durum yoktu. Ama lanet olsun ki Atlas'ın varlığına çok alışmış olan bünyem o olmadan çok mutsuzdu. Sanırım biraz kıskanıyordum. Ancak benim yüzümden ailesi ile arasının kötü olması ise en son isteyeceğim şey bile değildi. Bu nedenle içimdeki bu kıskançlık ve üzüntüyü törpülemem gerekiyordu. 

Halledecektim. Bir şekilde..

Yatağımı toplarken gelen arama sesi ile canlandım. Uyku sersemi olan halimden sıyrılıp aramayı cevapladım. 

"Efendim Atlas?"

"Günaydın Gece'm. Nasılsın? Ne yapıyorsun?"

"Günaydın. İyiyim. Evdeyim öyle. Sen ne yapıyorsun?"

"İşe geldim şimdi. Dün gece seni yalnız bıraktığım için özür dilerim. Bir sorun oldu mu?"

"Özür dileme artık. Özür dilenecek bir durum yok ortada. Ayrıca hayır bir sorun yoktu. Yattım uyudum işte, ne olacak ki?"

"Söz veriyorum bunu telafi edeceğim. Bugün yemekler benden." 

Ah hayır buna müsaade edemezdim.

"Hayır olmaz. Üzerimizdeki makarna lanetini unuttun mu?"

"Makarna laneti mi?"

"Evet. Ne zaman makarna yapacak olsak başımıza kötü bir olay geliyor."

Güldü önce. Ben ise son derece ciddiydim.

"Sen ciddi misin?"

"Çok ciddiyim Atlas. İstersen batıl inançlı olduğumu söyle ama bugün makarna yapmana izin veremem." 

"Peki o zaman dışarıdan söyleriz?"

"Bak bu olabilir."

"O zaman anlaştık."

"Anlaştık." 

Telefonu kapatmadan hemen önce ise duyduğum Barkın'ın sesi ve Atlas'ın çıkışması ile gülmemi tutamadım.

"Ben de gelirim Gece!"

"Lan oğlum siktir git, bir ortamdan da eksik kal!"

Atlastaki bu sinir ve Barkındaki bu vurdumduymazlıkla nasıl arkadaş kaldıklarını merak ediyordum bazen. 

Atlas ile konuşmamdan mı kaynaklıydı bilmiyorum ama olan gerginliğim ve üzüntüm az da olsa dağılmış gibiydi. 

Bunlara daha fazla takılmayı bıraktım ve dışarı çıkmak için hazırlandım. Kahvaltı yapmak istemediğim için işlerimi halledip çıktım evden. Eğer şansım biraz da olsa benimleyse bugün kesinlikle iş bulmalıydım. 

Yine saatlerce dolandım caddelerde, sokaklarda. Gördüğüm ve makul olan tüm iş ilanlarını gözüme kestirip iş sahipleri ile görüştüm. Benden ne beklediklerini bir türlü anlayamıyordum. Deneyim desen vardı. Çok yüklü bir maaş da istemiyordum. Çalışkandım da. Daha hangi kriterlere sahip olmalıydım ki? 

Omuzlarım çökmüş  ve eve dönüş yolunda ilerliyordum. O sırada gözüme yine Emre'nin kafesi çarptı. Saatime baktım. Atlas'ın çıkmasına daha yarım saat kadar vardı. Belki biraz kafa dağıtırım diye girdim kafeden içeriye.

BİR BAŞIMA: Bir Aile MeselesiWhere stories live. Discover now