6

17.5K 759 58
                                    

Polisler beni evden aldığında Harun Bey ve yanında getirdiği çocuğa teşekkür edip göndermeye çalışmıştım. Yaşadığım şoktan dolayı hareketlerim ve kelimelerim tutuk olsa da kendimi ifade edebildiğimi düşünüyordum. Yani umarım doğru düşünüyordum çünkü düşünme yetim de oldukça yıpranmış durumdaydı. 

Ancak ne Harun Bey ne de yanındaki çocuk gitmemiş hatta yanımda gelmişlerdi. Harun Bey yanımda refakatçi olurken Yanındaki çocuk ise avukatım olarak peşimden gelmişti. Evet evet avukatım olarak. Polisler tarafından götürülürken 'ben onun avukatıyım' diyerek konumunu belirlemişti. 

İfade vermek için odaya alındığımda Harun Bey dışarıda beklemiş, avukatım olduğunu söyleyen çocuk da yanımda içeriye girmişti. İfade verme işleminde oldukça gergin olduğumu hisseden sevgili avukatım sırtımı sıvazlayarak ve "gerilme sana hiç bir şey olmasına izin vermeyeceğim, sadece bu gece ne yaşandıysa olduğu gibi anlat" diyerek her anlamda yanımda olduğunu bana hissettirmiş ve güven vermişti. Ben ise avukatım da yanımdayken geceyi tüm detaylarıyla anlatmıştım. Yanıma bıçak aldığımı söylemek ve söylememek arasında kalsam da söylemekte karar kılmıştım.

Ben olanları anlatmayı bitirdiğimde göz ucuyla avukatıma baktım. Gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Üzgün bakıyordu. Suçlu bakıyordu...

Polis memuru birkaç soru soracağını belirtti. Onu onaylayıp soruları bekledim.

"Dedeniz daha önce de size şiddet eğiliminde bulunmuş muydu?"

"Evet. Genellikle sarhoşken." 

"Normalde de içen biriydi o zaman."

"Evet."

"Peki daha önce neden hiç şikayet etmediniz?"

"Korktum aslında. Hem dedemden hem annemden. Hem de gidecek başka bir yerim yoktu açıkçası. Bir esirgeme kurumuna gitmek istemedim." 

"Anlıyorum. Pekala ifadenize eklemek istediğiniz ya da değiştirmek istediğiniz bir şey var mı?" 

"Hayır yok." 

"Tekrardan başınız sağ olsun." diyerek görüşmeyi sonlandırdı.

Aniden aklıma düşen şey ile avukata döndüm.

"Şey... Her şey için teşekkür ederim. Ancak size verecek param yok henüz. Üzgünüm." 

Tebessüm ederek göz temasımızı kesti ve kafasını olumsuz anlamda salladı. Bakışlarını tekrar gözlerime çevirdi.

"Endişe etmene gerek yok. Para istemiyorum. Bendensin." 

Ben de aynı tebessüm ile karşılık verdim.

"Teşekkür ederim." 

Ben göz ucuyla bize yaklaşan Harun Bey'e bakarken o durgun sesi ile yine konuştu.

"Bu kadar boktan bir şeye maruz kaldığın için özür dilerim. Gerçekten çok üzgünüm."

Şaşkınlıkla ona döndüm. O neden özür diliyordu ki? Ne suçu vardı sanki?

Bir süre birbirimize baktık. Bu sırada Harun Bey de yanımıza varmıştı. 

"Bir sorun var mı çocuklar? Her şey yolunda mı oğlum?"

Bu sefer şaşkınla döndüğüm taraf Harun Bey olmuştu. Oğlum mu demişti o? Oğlum mu? Oğlu mu yani? 

"Bir sorun yok, baba. Eve dönebiliriz." 

Baba? Baba dedi.

Harun Bey'e hitaben şokla usulca sordum. sesim gerçekten kısık çıkmıştı.

"Oğlun mu gerçekten?"

BİR BAŞIMA: Bir Aile MeselesiWhere stories live. Discover now