15

14K 685 35
                                    

Atlas annesi ile görüşeli neredeyse bir hafta oluyordu. Annesi hala çok kızgındı ona ve triplerine devam ediyordu. Bunun sebebi daha çok babasıydı. Babası olayları çok başka anlatmıştı annesine. Öyle ki babasının hikayesine göre Gece'yi bulan kişi Atlas'tı. Babasını sürekli olarak arayan Resul Kovandan sonra şüphelenip araştırmaya başlamış güya. Sonra da bu vesile ile Gece'nin varlığını öğrenmiş ve kardeşi olarak onu yanına almıştı. Sözde, babası Atlas'ı durdurmaya çalışmış ancak Atlas babasını dinlemeyerek Gece'yi himayesine almıştı. Yani uzun lafın kısası, babası bu hikayeden kendini çok başarılı bir şekilde aklamıştı. 

Atlas tüm bu olanlara akıl sır erdiremiyordu. Babası nasıl bir anda hikayeyi değiştirip yine Gece'yi reddeden tavrına bürünmüştü? 

Harun Bey ise her şeyi yoluna sokan kendisiymiş gibi keyifle sabah kahvesini yudumluyordu bahçesinde. Gece için elinden gelen her şeyi yaptığını düşünüyordu. Geceyi bulmuştu. Onu dedesinden kurtarmıştı. Onu sokakta kalmaktan kurtarmıştı. Ona yeni bir ev vermişti. Daha ne yapacaktı ki? Tüm bunların yanında ise ailesini korumak zorundaydı. Hatice Hanım Harun Bey'e tam güvenmiyorken Gece'yi kendisi bulduğunu söyleyemezdi. Tek kalemde silerdi karısı onu bu sefer. Ama Hatice Hanım oğlunu affederdi. Böyle düşünüyordu Harun Bey. Bu nedenle bu işi Atlas'ın üzerine yıkmaktan hiç tereddüt duymadı. 

Ancak Atlas çok sinirliydi. Babasının annesine söylediklerini öğrendiğinde olan tüm sinirini ve gerginliğini babasına kusmuş, esip gürlemişti. Babası hiç bir şey söylememişti bunun karşısında. Oğlunu ilk defa bu denli sinirli görüyordu. Bir de yaptıkları o sinir dolu görüşmenin sonunda babasının yüzsüz yüzsüz "Gece nasıl?" sorusu da Atlas için bardağı taşıran son damla olmuştu. "Bundan sonra" demişti babasına "Bundan sonra ne Gece'nin adını ağzına al ne de beni oğlun bil. Benim babam bu denli iki yüzlü bir adam değildi çünkü." deyip babasının yanını terk etmiş ve o günden sonra da bir daha Harun Bey ile konuşmamıştı. 

Annesi ile ise olaylar daha farklıydı. Bu sefer bağıran Atlas değildi. Annesi Atlas'a ağzına geleni söylemiş bulunuyordu. Kavgaları sırasında Atlas, üç kere hayırsız evlat, iki kere aileyi yıkmak isteyen kişi, beş kere ise annesini sevmeyen kişi ilan edilmişti. O gün annesi tarafından kovulduktan sonra gitmeden zor da olsa annesine sarılmış ve usulca şunları söylemişti.

"Benim annem vicdansız bir kadın değil. Biliyorum şu anki düşünceleri korkusundan ve öfkesinden. Ama anne rica ediyorum sana, bir ara öfkeni bir kenara bırakıp detaylıca düşün. Bu hikayede en masum olan kişi Gece. O da istemezdi O kadının ve babamın kızı olmayı inan bana."

Annesi öfkesini korurken de oradan ayrılmıştı. O günden sonra annesi ile de hiç görüşmemişti. Ama babasınınkinin aksine annesini defalarca aramıştı. Aramaları her seferinde yanıtsız kalmıştı. Annesine de ulaşamayınca bir sefer kız kardeşi Aslı'yı aramıştı. Aralarında geçen konuşma aynen şu şekilde olmuştu:

"Abim, anneme ulaşamıyorum. Her şey yolunda mı evde?"

"Neden yolunda olmasın ki Atlas?"

"Annem iyi mi?"

"Neden iyi olmasın ki Atlas?"

"..."

"Atlas tiyatro kursundayım. İşim var. Kapatıyorum."

Bu kadardı işte. Aslı ile muhabbetleri asla ilerlemiyordu. Telefonunu açmasına bile şaşırmıştı. Ama bu konuşmadan anlamıştı ki kardeşi hiç bir şeyin farkında değildi. Her zamanki gibi...

Tam bir haftadır canı çok sıkkındı Atlas'ın. Evden işe, işten eve gitmek dışında pek bir faaliyeti yoktu. Tüm bu sıradanlıkta ise kendisini motive eden tek bir kişi vardı. Gece.

BİR BAŞIMA: Bir Aile MeselesiWhere stories live. Discover now