4. Bölüm "Saldırı"

56 3 0
                                    

Hevesle pudinge uzanacaktım ki aniden geri çekildiğinde kaşlarım çatıldı. Meriç, yüzünde serseri bir gülüşle bana bakıyordu. Boyu benden biraz uzun olduğu için hafifçe eğilip sırıttı.

"Bir teşekkür etseydin, en azından."

Yanaklarımı şişirip ofladım. Çok uzatıyordu, bu adam. "Teşekkür ederim."

Birkaç saniye yüzüme bakıp ardından başını çevirip güldü. Elindekini aşağı indirdiği için hemen kaparken kendi kaşığı olanlardan olduğu için şükrediyordum.

"Bağımlı gibisin."

Hayretle kurduğu cümle için omuz silkip biraz ötedeki banka ilerledim. Ayakta yemek yemeyi sevmezdim.

Oturduğum gibi o da yanıma kurulmuştu. "Tadı çok güzel. Bir de küçüklüğümden beri alışkanlık olmuş."

Başını salladı ancak ben yerken hep beni izledi. Azar azar rahatsız olurken en sonunda gülümseyerek mırıldandı. Dirseğini bankın sırtına koymuş yumruk yaptığı avucuyla da şakağından destek vermişti.

"Hiç yememiştim."

Yan gözlerle baktım ona. "Bu benim, vermem." Dedim, hemen. Belki kaba bir söylemdi ama onun her zaman alabilme imkânı vardı. Tamam belki benim de vardı ama yoktu işte.

Kurduğum cümle için afallarken bir an sonrasında güldü. Sesli gülüşü için insanlar dönüp bize bakarken omuzlarımı kendime çekmiştim. Bunu fark ettiği zaman boğazını temizledi. Gözleri yüzümde ve vücut hareketlerimde dolaştı hemen sonrasında da konuştu.

"Sosyofobin mi var?"

Başımı iki yana salladım. "Hayır, insan sevmiyorum sadece."

Güldü tekrar ama bu sefer daha sessiz bir gülüştü. "Anladım. Pudingini almak için söylemedim, bu arada."

"Güvenemedim bir an." Hızlı hızlı yerken yarım saat sonra dersim olduğu için acele ediyordum. Tadı gerçekten müthişti! Bu markayı ilk kez tadıyordum ve cidden bayılmıştım.

Meriç, birkaç saniye bana baktı ancak sonrasında yavaşça elini elimin üstüne koyup puding dolu kaşığı benden uzaklaştırdı. "Boğulacaksın, yavaş ol." Sırıttı. "Elinden almayacağım, merak etme."

Ona çatık kaşlarımla bakınca umursamaz bir halde omuz silkti. Normalde böyle yapınca insanlar korkardı ama Meriç farklı tepki verince güvende hissettirmiyordu.

Bir kez daha hızlı yemeye çalıştım ama yine engel oldu. Dikkat çekmemek için ona vuramıyordum ve bu sinirimi bozmuştu. Dediğini yapıp yavaş yavaş yerken yine aynı pozisyona geçmiş beni izlemeye başlamıştı. "Ne bakıyorsun bana?"

Ağzımdakini yutup ona döndüğüm sırada cümlemi kurmuştum ve o da hafif şaşırmış duruyordu. "Ne?"

"Dedim ki, ne bakıyorsun?"

Dümdüz sorduğum soru ile kaşları çatılmıştı ama bakışlarının hedefi ben değildim. Gözleri bir noktaya dalmışken birden nefesini bırakıp ayağı kalktı. "Birazdan ders var, gideyim ben."

Cevap vermemi beklemeden arkasını dönmüştü ki seslendim. "Meriç!"

Kaşları havada bana dönerken yüzünde cidden şaşkın bir ifade vardı. Elimdekini kaldırıp konuştum. "Teşekkür ederim ama yarın iki tane getirsen olur mu?"

Yüzüme beş saniyeden uzun baktığında bir an utanmıştım. Bir puding için koca adamın yaptığı hareketlere bak.

Pardon iki puding için.

Meriç, başını sağa eğdi, ardından da gülümseyerek iki yana salladı. İç çekip göz kırptı. "Nasıl istersen."

Tekrar arkasını dönüp gittiğinde ben de bu sefer pudingi hızlı hızlı yiyip kabı çöpe attım. Çabuk adımlarla fakülteme giderken yarın da puding yiyeceğim için hevesliydim.

Zaaf -GayWhere stories live. Discover now