14. Bölüm "Affetmek"

79 4 0
                                    

A

Yanımda oturan bedenin gözlerine bakarken kızarık halkalar canımı sıkıyordu. Mavi gözleri, ağlamanın da etkisiyle ela ile yeşil arası bir renk almıştı ve tutup onu öpemediğim için küfür ediyor gibiydi.

"İyi misin?"

Kısık sesle, saçlarını kulağının ardına sıkıştırırken mırıldanmıştım. Önüne dönük bakışları kısa bir an bana döndü ancak hemen önüne dönüp başını sallamıştı.

Dudaklarımı yalayıp onun bu tatlı tavrı için kendimden geçmemek adına derin bir nefes aldım. Dudaklarının büzüldüğünden haberi dahi olmadığına emindim ve bana tavırlı gibi başını çevirmesi beni delirtiyordu.

Ufak bir gülümseme ile saçlarını okşarken omuzlarını kendine çekmesi ile gülmemek için kendimi tuttum. Çok tatlıydı.

"Bana tavır almaya devam edecek misin?"

Kısa bir an kaşları çatıldı ancak yorgun gibi düzeltip başını eğmişti. "Hayır, bir önemi yok artık."

Ne kast ettiğini anlamazken bakışlarını bana çevirdi. Gereğinden fazla ruhsuz gözleri ile irkilirken sıkıntılı bir soluk alıp sırtını koltuğa yasladı. Ellerim de saçlarından uzaklaşmış olurken hâlâ daha ona bakıyordum. Oysa o, dümdüz önüne bakıyordu.

"Ben gideyim, yarın sınavım var."

Ayağı kalkacağı sırada tutup geri oturttum. "Artık bir önemi yok da ne demek?"

Gözleri bana döndü ve eskiden gördüğüm o ufak parıltı ve kıvılcım olmadığı için vücudum buz tutmuş gibi hissettim. Dudaklarım aralanırken bana döndü. Dizlerimiz çarpmasın diye kendini geri çekmesi dikkatimden kaçmamıştı.

"Kardeşimle tehdit ettin, beni."

Kaşlarım havaya kalkarken soğuk bakışları sinirimi bozmuştu. Ben bir şey demeden devam etti. "Her seferinde zorla ayağına getirdin. Bana değersizsin dedin, bir hiçmişim gibi davrandın. Senin niyetini, ne istediğini biliyorum. Ve inan artık istemiyorum."

Şaşkınlıkla ona bakarken ağzım açılmış ancak bir şey diyememiştim. "Yalan söylüyorsun."

Kaşları çatılırken hızla konuştu. "Ben yalan söylemem."

"Bana nasıl baktığını biliyorum. Yalan söylüyorsun."

Dudaklarını yaladı, kısa bir an gözlerim oraya gitti ancak hemen bakışlarımı yukarı çıkarttım. "O, o zamandı. Şimdi nasıl baktığımı da biliyorsun."

İddialı sözleri ile sıkıntılı bir soluk aldım. Durum cidden sinirimi bozmuştu. "Özür diledim. Ne yapmam gerekiyor affedilmek için?"

Umarsız bir omuz silkme ile başını çevirdi. "Affetmeyeceğim.

Huysuz huysuz konuşması bana umut verirken belinden tuttuğum gibi sol bacağıma oturttum. Şaşkınlık dolu gözlerle bana dönerken gülümsedim. "Affetmelisin ama."

Bakışları kırılacak gibi olurken kaşlarını çatıp kalkmaya çalıştı. İzin vermeden kendime daha çok çektiğimde fark etmiş gibi hareketlerini durdurup huysuz gözlerle bana döndü. "Nedenmiş o?" Dedi, geç bir şekilde.

Burnumu boynunda dolaştırırken mırıldandım. "Sen de beni seviyorsun."

"Sen de derken?"

Gülümseyerek başımı çenesine yaslayıp yüzündeki her ayrıntıyı yakından inceledim. O kadar güzeldi ki, güzel tanımı onun yanında hiçbir anlam ifade etmiyordu.

Zaaf -GayWhere stories live. Discover now