17. Bölüm "Çatışma"

62 4 0
                                    

Dudaklarımı birbirine bastırıp silahın namlusunu eğmezken Taner dişlerini sıkmış beni izliyordu. Gözleri yüzümde dolanırken öfkeyle bağırdı. "Yakalasınıza şu piçi! Ne duruyorsunuz?"

Adamları bana doğru gelirken namluyu çok az eğip Taner'in ayak ucuna sıktım. Zıplayıp geriye kaçarken hareketi komik gelse de dümdüz bakıyordum.

"İkinciye ıskalamam."

Adamları temkinli bir şekilde beni izlerken Taner bağırdı. "Öldüreceğim lan seni! Paramparça edeceğim! Siktirin alın adamı!"

Gözlerim yüzünden ayrılmazken bu sefer tam alnını nişan aldığımda yutkunduğunu fark ettim. Korkuyordu, gerizekâlı.

Adamları kararsız dururken birden omuzumda bir el hissettim. Bakmama gerek yoktu. Akif.

"Uzatma istersen, Taner. Yılan'ın adamı."

Etraftakiler fısıldaşmaya başladığında dişlerimi sıktım.

Namım yanlış yayılıyordu.

Çatık kaşlarımla bakarken Taner güldü.

"Yılan burayı bıraktığını söyledi, ne anlatıyorsun sen? Üç kuruş için canını umursamayanları mı koruyacakmış bir de?"

"İşler düzeliyor, haraç konusunda anlaşacağız. Yılan bizi ölüme terk etmez."

Taner, elindeki kanı durdurmaya çalışırken güldü. Yanındaki adamlardan biri elini beyaz bir bezle sararken alaylı gülüşü bozulmamıştı.

Bir anda diğer elindeki silahı çekip bana doğrulttuğunda kaşlarım çatılmıştı. Ateş edeceğini fark edip silahımı ona doğrultacak iken birden Akif önüme geçmişti.

"Çoktan terk etti bile."

Saniyeler içinde bir ateş sesi duyuldu. Akif'in bedeni geriye savrulurken dişlerimi sıktım, öfkeden. Sinirle başımı kaldırdığımda, Taner'in gülüşü dondu. İrkilerek başını iki yana salladığında, kucağıma düşen Akif'i tutmaya çalıştım.

Dişlerimi sıkarak başımı kaldırdım. "Orospu çocuğu, sikeceğim belanı!"

Laflarımdan sonra namluyu tekrar bana doğrultu. Öfkeli duruyordu ama onu geberteceğimi bilmiyordu.

Ben de silahımı ona doğrulttuğumda öfkeyle bağırdı. Bu sırada Akif, ağrıyan yüzü ile kolunu tutuyordu. Muhtemelen kurşun içindeydi.

Akif'ten gözlerimi çekip Taner'e yönelttim. Yüzünde alaycı bir sırıtış vardı. "Nasıl yapacaksın bakalım onu, piç kurusu?"

Gözlerim alev alırken birden duyduğum ıslık ile iç çektim.

"Bak bir bakayım, buraya?"

Taner, duyduğu ses ile kaşlarını havaya kaldırdı. Şaşkın bir korkuyla sağına dönerken ben de o tarafa döndüm. Kalabalık onun için ikiye ayırlırken yanındaki Oğuz, bana korkmuş gözlerle bakıyordu. Şimdilik bunu es geçtim.

"Yılan?"

Ares, gözlerini kısa bir an bana çevirdi ama çok üstümde durmadı. Tekrar Taner'e dönerken çenesini sıktığını fark ettim. Yanımda benimle beraber duran amcalara baktım. "Ambulansı arayabilir misiniz?"

"Aradık, abi." Benden biraz küçük bir genç konuştuğunda başımı salladım.

Akif, canı yanıyor gibi yüzünü buruşturmuştu. Diğer eliyle yerden destek alırken onu tutup kendime yasladım. "Tamam, bana yaslan, derin nefes al."

Dediğimi yaptığında önce üzerimdeki ceketi çıkarıp yarasına bastırmış sonra da bakışlarımı Ares ile Taner'e çevirdim.

Ares bana bakmamıştı ama çenesi hâlâ sıkıydı. Oğuz ise dehşete düşmüş gibi bakıyordu bana.

Zaaf -GayWhere stories live. Discover now