25. Bölüm "Geçmiş"

84 5 0
                                    

Bölümde rahatsız edebilecek çok fazla unsur var bu yüzden...

Siz bilirsiniz

İyi okumalar





Halteri silkip kaldırdığımda, oldukça zorlanmıştım. Boynumun altında tutmaya devam ederken birkaç kez nefeslenip havaya fırlattım. Başardığım gibi de hızlıca yere atıp elimin tersiyle alnımı sildim. Fena terlemiştim.

Yerdeki haltere kısaca bakıp bir daha onu görmek istemeyerek başka bir spor aletine yöneldim. Artık fark etmezdi.

Boş evde yapacak bir şey bulamayıp kendimi spora bırakmıştım. İki saate yakındır da buradaydım. Denemediğim alet kalmamıştı ve artık canım sıkılmaya başlamıştı.

Çoğunun adını bilmiyordum ama en azından çalışma stili konusunda az biraz bilgiye sahiptim.

Hepsini bir kez daha elden geçirip artık üstüme yapışan tişörtü çıkardım. Artık sadece şortum kalmıştı. Tişörtle alnımı silip omuzuma astım. Duş alsam iyi olurdu.

Arkamı dönüp odadan çıkacağım sırada gördüğüm kişi ile derin bir nefes aldım. Ne işi vardı bunun burada?

Oğuz, omuzunu kapıya yaslamış beni izliyordu. Ona döndüğüm gibi ise vücudumu incelemişti. Bakışı bakış değildi, şerefsizin.

Ona çarpmadan odadan çıktığımda birden konuştu. "Ares Abi burada olduğunu biliyor mu?"

İğneleyici değil de ciddi bir merakla soruyor gibiydi.

"Evet." Dedim, belki önemli bir şeydir diye ama olduğunu sanmıyordum.

Mutfağa gidip kendime bir bardak su doldurdum. O da peşimden gelmişti. İki hafta öncesi gibi öfkeyle değil de daha ılımlı bakıyordu sanki. Pek emin olamamıştım çünkü normal bakışını bilmiyordum.

"Ne zamandır spor yapıyorsun?"

"Sekiz yıl kadar."

İnsan gibi sohbet edince garip gelmişti. "Çok genç başlamışsın."

Başımı yavaşça iki yana salladım. "Eh, biraz öyle."

Sustuğunda kendimi rahatsız hissetmiştim. Dönüp soru soracakken karın kaslarıma baktığını fark ettim. Az önceki sorudan dolayı, onun da yapılı bir vücut istediğini tahmin ediyordum.

"Sen spor yapıyor musun?"

Ayıp bir şey söylemişim gibi baktı. "E tabii. Ares Abi'nin yanında çalışıyorum, sonuçta."

"Bazıları çok hantaldı." Sesim narin çıktığında boğazımı temizledim. Oysa o, gözlerinde saf bir merakla bana bir adım atmıştı.

"Cidden her şeyi incelemek gibi bir yeteneğin var mı?"

Ah, bunu merak ediyordu demek. Başımı salladığımda, şaşırmış duruyordu. Ares'in küçük kardeşi ile konuşuyor gibi hissediyordum ve benimle normal bir sohbet içinde olması ister istemez mutlu etmişti.

"Nasıl yapıyorsun?" Dedi, bir adım atarak.

Vücudumu çevirip ona döndüm. "Karışık biraz." Kaşları büküldüğünde dudaklarımı yaladım.

"Mesela sen buraya biriyle dalaşıp gelmişsin. Yolda Ares'le konuşmuşsun. Burada olduğumu bilmediğine göre benim hakkımda değil, iş hakkında konuşmuşsunuz. Bu da Ares'in işlerinden biri için gittiğini gösteriyor. Ya öyle ya da kişisel bir mesele. En son biraz gözünden düştüğün için ben ilkini düşündüm. Paçalarında toz var. Kırmızı ve bej. Ares'in mekanlarını ve bölgelerini biliyorum. Bence Çamlıca'ya gittin. Orası hem uzak değil buraya hem de bu tozlar bol bol var. Sonuç olarak; biriyle, Ares için buluştuğunu, tahminimce çatışma veya arbade olduğunu, Ares'e durum bildirimi yaptığını ve-" Deyip şaşkın bakışlarını çözmeye çalıştım.

Zaaf -GayTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon