16. Bölüm "Mahalle"

65 3 0
                                    

"Şimdilik inşaat kısmı ile ilgilenelim. Tanıdığım çok usta ve işçi var."

Ortaklık yapmayı düşündüğüm adam başını sallayıp onayladı. Şu sıralar bir inşaat şirketi kurmaya çalışıyordum ancak bu yüksek maliyet ve belirli sayıda çalışan isteyen bir düşünceydi. Bu yüzden ortaklık en mantıklısıydı. Sermaye benden, insanlar ondandı.

Biraz daha konuşup detayları paylaştıktan sonra onu uğurladım. Ardından da alt kata indim.

Gözlerim Öykü'yü ararken, bar tezgahlarından birine çıkmış dans ettiğini fark ettim. Göz devirip yanına ilerledim. Belinden tutup yanıma bıraktığımda gözleri bana dönmüş, gülerek boynuma atlamıştı. "Savaş! İnanılmaz olmuş burası!"

Yan taraftaki boş yeri alıp orayı da mekana katınca hem güzel hem daha nezih bir ortama dönmüştü. Artık dans edenler ile oturup bir şeyler içmek isteyen insanlar sıkış tıkış bir arada olmayacaktı.

"Güzelim, kendine dikkat etmelisin."

Dudakları büküldü, omuzlarını silkti. İç çekip kapıda duran görevliye elimle işaret verdim. Hızla yanıma geldi. "Öykü'ye dikkat et. Aklı iyi değil, kendinden geçince eve götür."

Başını salladığında Öykü'yle vedalaşıp ona emanet ettim. Bardan çıktığım gibi akşam üstü güneşi gözlerime vurmuştu. Batmak üzereydi.

İç çekip aracıma bindim. Yaz aylarına girmiştik, bu yüzden de günler artık daha uzundu. İnsanlar da artık güneşin batmasını beklemeden barlara geliyordu.

Aracı, Ares'in bana emanet ettiği mahalleye sürerken canım sıkılmıştı. Onun altındaymışım gibi muamele görüyordum, resmen.

Geçenlerde gelip taşkınlık çıkardığı söylenen galericinin yanına gidiyordum. Haraç verilmesine engel olunduğu söyleniyordu.

Direksiyonda ritim tutarken istediğim yere yaklaşınca park edip indim. Anahtarı cebime attığım sırada gördüğüm çocuklara gülümsedim. Ne tatlıydılar öyle.

"Abi, top oynayacağız biz."

"Araba yolunuzu mu kapattı?" Elimle gerideki arabayı gösterdiğimde gülerek başını iki yana sallayıp hevesle konuştu.

"Yoo, söylemek istedim."

Güldüğümde, gözlerindeki hayran bakış içimi ısıtmıştı. Yanlarında, onlardan küçük duran çocuk hayran hayran konuştu. "Abi! Çok güzelsin!"

Dudaklarımı birbirine bastırdığımda, yanındaki çocuk kafasına yumuşak bir fiske attı miniğe. Kaşlarım çok az çatılırken vuran çocuk, bilmiş bilmiş konuştu. "Abiler yakışıklı olur! Güzel olmaz."

Tek kaşım havada bir dizim üstüne çöktüm. "Güzelin erkeği kızı yok ki. Herkes güzel olabilir."

Çocuk, far tutulmuş gibi gözlerini kocaman açtı. İlk defa duyuyor olmalıydı. "Nasıl yok? Erkekler yakışıklı, kızlar güzel olur, abi!"

"Kim öğretti bunu? Yanlış bu. Güzelin yakışığın cinsiyeti olmaz."

Çocuk, hâlâ daha anlamamış gibi dururken ondan birkaç santim uzun olan çocuk atıldı. "Doğru diyor, Devrim. Bak, abi çok güzel."

Gülümsedim. "Teşekkür ederim."

Devrim adlı çocuk, benim laflarımla tam tatmin olmasa da uzun olan konuştuktan sonra parlayan gözlerle bakmıştı. "Doğru!" Dedi, uzatarak.

Hepsine iyi oyunlar dileyip oradan ayrıldım. Bana denen galericiye ilerlerken bir yandan da az önce çocukların söyledi iltifat için saçlarımı önüme getiriyordum. Alnımı ve gözlerimin bir kısmını kapatıyordu ama buna da şükür.

Zaaf -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin