20. Bölüm "İfşa"

71 4 0
                                    

Boş gözlerle elimdeki şarabı çevirirken Öykü yanıma geldi. "İster misin?"

Elindeki ufak bıçağa göz ucuyla baktım. "Hayır."

Başını sallayıp fırlattı. Karşımızda duran adamlardan biri acıyla inleyerek yere düştüğünde Öykü mırıldandı. Bir yandan da eldivenlerins yönelmişti.

"Nasılsın?"

Siyah deri eldivenlerini giydiği sırada konuşmuştu. İşkence için alet seçerken cevapladım. "Fena değil."

"Ayrıldık, dedin. Üzgün olman gerekiyor."

"Düşünmek istemiyorum."

Başını kaldırıp bana baktı. Sakin ve anlayışlı durması beni bir tık ürkütmüştü. Beni inceliyordu, çünkü.

İncelemesi değil de bulacakları ürkütmüştü aslında ama konu şu anlık oraya gitmemeliydi.

"Üç gündür Ares Yılan'ı görmedin. Normalde bir gününüz ayrı geçmez."

Omuz silkip çatık kaşlarımla önüme döndüm. Elimdeki şarap kadehini boş gözlerle incelerken mırıldandım. "Yani? Bunun için üzülemem."

"Bebeğim," Dedi, ardından da elindekileri bırakıp önüme bir sandalye çekti. Ters çevirip oturdu, kollarını sırt kısmına, çenesini de kollarına yaslayıp konuştu.

"Sevmesen bile aylardan sonra alışkanlık olur. Ki ben sevdiğini biliyorum."

Bakışlarımı kucağıma çevirince nefesini bıraktı. "Ne olduğunu anlatmayacak mısın?"

"Konuştukça nefesim daralıyor."

"Anlat, rahatlayacaksın."

Kendinden emin bir sesle konuşması bana özgüven veriyordu. Psikolog olduğu için de olabilirdi.

"Yetimhanedeki olayları biliyorsun." Dedim, kısa bir an gözlerine bakıp yeniden kucağımdaki kadeh ile oynarken. Ona bakmasam da vücudunun gerildiğini hissedebiliyordum. Ben de gerilirken boğazını temizledi.

"Devam et."

Yutkunup kadehin ağzıyla oynarken mırıldandım. Sesim aşırı narin çıkarken bir an titreyecek sanıp korkmuştum.

"Hani bir adam vardı." Öksürdüm. "Akşam geliyordu." Bir şey demediğinde bir an bakışlarım bulanıklaştı sandım. Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım.

Öykü'ye bile sadece bir tanesini anlatmıştım ve bu omuzlarımda öyle bir yüke ev sahipliği yapıyordu ki nefesim kesiliyor aklım bulanıyordu.

"Ares'in evindeyken öyle bir ortam oldu. Benim, ben gerçekten onu görmedim, Öykü. Yemin ederim."

"Zorla mı yapmaya çalıştı?" Dedi, dişlerini sıkarak. Öfkeli duruyordu. Gözleri çakmak çakmaktı ve evet desem gidip onu boğazlayacak kadar gözü karaydı.

Başımı iki yana sallayıp tekrar kadehe döndüm. Yapar mı yapardı.

"Ben ona vurdum. Sonra banyoya kitlemişim kendimi. Orada uyandım, zaten. Sabah bana kendisi anlattı. Ben ona yetim-yetimhanedeki olay-ları anlatamadım. B-Bir şey diyemedim, hatta."

Başını salladı, anlayışlı duruyordu. Yavaşça uzanıp saçlarımı okşadığında derin bir nefes aldım. Gözlerim buğulanırken yutkundum.

"Geçen günkü olay da beni öpmesine izin vermemem. Meriç beni öptü diye beni suçlu göstermişti, hatırlıyorsun. Geçmiş gitmiş olay, biliyorum ama eğer biz gitme kararı almamış olsaydık özür bile dilemezdi."

"Yavrum," Demişti ki devam ettim.

"Bana sürekli peşimden koşmayacağını söyledi. Haklı, bir şey demiyorum. Koskoca adam, yakın olmak istiyor olabilir. Haklı, buna da bir şey demiyorum ama sinirlenmiştim işte."

Zaaf -GayWhere stories live. Discover now