11. Bölüm "Taciz"

78 3 0
                                    

Dönemin ilk final sınavı sonrası Öykü ile yemekhanede buluşmuştuk. Onun öğleden sonra da sınavı vardı ancak benim yoktu. Bu yüzden ben yurda dönmeyi planlıyordum.

"Yavrum, benim fakülteme gel işte."

Yorgun gibi omuzlarım çöktü. "Sınav için uyumadım ama."

Onun da omuzları çökmüştü. "Uzak kalmayalım. Bu aralar çok karşılaşmıyoruz, farkında mısın?"

Üzgün duruyordu ve ben bu yüze dayanamıyordum. Gülümseyerek uzanıp yanağından makas aldım. "Sen nasıl istersen, güzelim."

Hevesle yemeğine döndüğünde ben de yiyebileceğim tek yemeği, çorbayı içiyordum. Diğerleri şu an midemi bulandıracak gibiydi. Yavaş yavaş yemeğimizi bitirdikten sonra tepsileri bırakıp onun fakültesine gitmiştik.

O sınıfa girerken ben de sigara içebilmek için dışarı çıkmıştım. Üzerimdeki ceketi çıkarıp dona dona sigara içerken başımı geriye yasladım. Çardaklarda oturmayı sevmezdim bu yüzden dışarıda, sırtımı yaslamıştım sadece.

Bir nefes daha alırken birden köşeden dönen Meriç ile göz göze geldim. İçim sıkıntı dolsa da belli etmeden tebessümüne daha ufak bir şekilde karşılık verdim. "Selam."

"Selam, ne yapıyorsun burada?"

"Öykü'yü bekliyorum."

"Senin sınavın yok mu?"

"Yok, bugün sadece öğleden önce vardı."

Başını sallamışken gözü bir an elimdeki sigaraya gitmişti. "Bir nefes verebilir misin? Sınava gireceğim yakamam şimdi."

Öykü dışında kimse ile sigara paylaşmadığım için bir an rahatsız olsam da başımı sallayıp uzattım. Sigarayı almadan elimi tutup dudaklarını yasladı. Bir iki kez içine çekip sonra da başını kaldırdı. Göz göze geldiğimizde, dudakları arasından nefesi üflemişti. Yüzüme geldiği için gözlerimi kısarken gülümsedi.

"Teşekkür ederim," Aklına bir şey gelmiş gibi çantasını önüne çekti. İçini karıştırdı, en sonunda da ikili limonlu puding gün yüzüne çıktı. "İşte, unutmadan vereyim."

Hevesli olsam da Meriç'ten bir şey almak ne kadar doğruydu emin değilim. Birkaç saniye ona bakıp gözlerim pudinge gittiği gibi hızla aldım.

Doğrusu yanlışı mı vardı? Nimetti bu.

"Teşekkür ederim."

"Ne demek, afiyet olsun. Görüşürüz."

"Görüşürüz, başarılar."

Teşekkür edip yanımdan uzaklaştığında, ayakta yemediğim için hızla girişe yakın bankalardan birine ilerleyip oturdum. Paketi açıp kaşığı daldıracağım sırada bir el uzanıp elimdeki kutuyu çekmişti.

Şaşkın bir öfkeyle sağıma döndüğümde gördüğüm yüz ile kaşlarım çatıldı. Ares Yılan'ın sağ kolu Oğuz vardı karşımda.

"Ne yapıyorsun sen?"

Uzanıp alacaktım ki diğer elimdeki kutuyu da alıp hemen yanımızda duran çöp kutusuna attı. Şaşkınlıkla ona bakarken dayanamayıp ayağına sert bir tekme attım. Yüzü buruşurken asıl sinirim sadece pudingten kaynaklanmıyordu.

O büyük bölümünü oluşturuyordu ama tek sebep değildi.

"Delirdin mi lan?"

Yüzü hâlâ buruşmuş haldeyken konuştu. "Ares Abi dedi."

Dişlerimi sıkarken onu yakalarından ittim. "Bir daha bana yüz metreden fazla yaklaş; bak bakalım ne yapıyorum."

Sinirle az önce oturduğum banka ilerleyip oturdum. Oğuz da birkaç saniye daha bana bakıp eskiden durduğu bahçenin köşesindeki banka ilerlemişti. Derin soluklarla cebimden bir sigara çıkarırken ceketimi biraz daha ileriye itip kokunun sinmemesini sağlamaya çalıştım.

Zaaf -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin