9. Bölüm "Anlaşma"

73 1 2
                                    

"Ne kadar daha ayakta durmayı planlıyorsun?"

Dalmış gözlerle onu izlerken aniden aldığım soru ile irkildim. Çıplak parmak uçlarım birbirini ezerken sıkıntılı bir soluk alıp yanına yaklaştım. Oturduğu koltuk daire şeklinde olduğundan hemen karşısındaki yere geçmiştim.

"Ne işin var burada?"

"Senin dışarda ne işin var?"

Çatık kaşlarımla baktım ona. "Beni esir tutabileceğini düşünmen komik."

Arkasındaki korumalardan biri elini beline atarken Ares Yılan denen mutant şerefsiz elini kaldırıp onu durdurmuştu. İddialı gözlerle korumaya bakarken o dişlerini sıkmıştı.

İçten içe güldüm. Aptal herif.

"Düşünmedim; tuttum."

"Ben de kurtuldum."

"Evet, evimin amına koyarak."

Şımarık bir tavırla omuz silktim. "Bana ne ki?"

Bir an dudağı kıvrılacak gibi oldu ama kendini tuttu. Benden kaçmazdı. Hatta gözlerindeki parıltı bile oldukça belliydi.

En azından bana göre.

"Bu cesaretin kaynağı nedir?"

Sıkıntılı bir soluk aldım. Karşımda çok fazla insan olunca geriliyordum. Kısa bir an altı-yedi kişilik koruma grubuna bakıp ardından ona döndüm. Omuz silkip masanın altından parmaklarımla oynarken maalesef masa cam olduğu için ne yaptığım belli oluyordu.

O, önce ellerime sonra da bana bakmıştı. Tek kaşı havaya kalkarken birkaç saniye daha beni izleyip nefesini bıraktı. "Hepiniz dışarı çıkın."

"Ama abi-"

"Lafımı ikiletecek misin?"

Adam korkuyla başını iki yana salladı. Resmen titremişti, Ares Yılan'ın bakışları altında. Keşke bu kadar güçlü olabilseydim.

Herkes apar topar dışarı çıkarken ortamda ikimiz kalana kadar başımı kaldırmadım. Sonrasında da kaldırmadım gerçi.

"Konuşmada insanların yüzüne bakılır. Nefret ediyorum bu bakmamalarından."

Omuz silkip çok kısa bir an ona baktım. Ardından yine gözlerim ellerime gitmişti. "Konuşmuyorum ki ben." Sesim narin çıkınca boğazımı temizledim. "Konuşan sensin."

"Öyle mi?" Sesi yumuşak çıkınca dudaklarımı ısırdım. Umarım fark ettiğim şey yalandır.

"Öyle." Sesim şımarık çıkıyordu ve tavırlarım da bundan eksik değildi. En nihayetinde kimse şımarık insanları sevmezdi değil mi?

Bir süre hiçbir şey söylemeden beni izledi. Ardından da masanın tekerlek kilidini açıp aramızdan çıkardı. Yutkunup geriye kaçışmak istedim ama korktuğumu bu kadar belli etmek istemiyordum.

"Gel."

Kirpiklerimin arasından baktım. Yanına iki kez vurmuştu. "Niyeymiş o?"

Çatık kaşlarımla sorduğum soru için önce dümdüz bakmış sonrasında da telefonunu çıkarıp ekrana şöyle bir bakmıştı. "Beylik Hastanesinin aşağısındaki evinize giden kız güvende kalsın istiyorsan."

Gözlerim büyük bir korkuyla açılırken bekletmeden hemen yanına oturdum. Belki zayıf noktamı çok çabuk belli etmiştim ama insanları öldürmekten gram tereddüt etmeyen bir insana blöf yapamazdım. En nihayetinde Öykü'nün değer verdiğim kişi olmadığı ile alakalı bir yalan söyleseydim umursamadan vurabilirdi.

Zaaf -GayWhere stories live. Discover now