11. Bölüm

407 58 33
                                    

Karşılıklı yemek yerken klimadan gelen efil efil hava saçlarımı savuruyordu. Yüzümde oluşan gülümsemeyle elimde olmadan parmaklarımı saçlarıma daldırdığım an, Suat'ın bakışlarına maruz kaldığımı fark ettim. Kısılı keskin mavileri öylece saçlarımdaydı. Göz göze geldiğimizde ise yüzündeki ve sesindeki soğukluğu biraz olsun dağıttı.

"Eskiden benim de senin gibi uzun saçlarım vardı. Hergün uğraşır hava atar dururdum herkese...Sanırım sende bana hava atıyorsun!" dediği esnada ellerimi çevik bir hareketle masaya indirdim ve ağzımdaki lokmayla savaş haline girdim. Ne alakaydı ya şuan! Niye hava atayım! Bilmeden onu kıracak yanlış bir harekette mi bulunmuştum?

Ağzımdaki lokmayı güçlükle yutarak mahçubiyetle tebessüm ettim. "Y-yok olur mu öyle şey! Alışkanlık olmuş bende" diye sorusuna yanıt verdim. Ulan ne alıngan çıktı bu da dememe kalmadan, anlaşılmayan bir homurtuyla "Belli belli! Dakikalardır elini oradan çekmediğinden anlaşılıyor zaten"

İyi de saçlarıma sadece bir kez dokunmuştum. Alla alla! Acaba ben mi yanlış hatırlıyorum. Neyse diyerekten başımı silkeledim ve sesimin tonunu düşürerek sıcacık tebessüm bahşettim dudaklarıma. "Ya yok vallahi!..Olur mu hiç öyle şey. Eğer rahatsız oluyorsan kısaltırım saçlarımı olur biter" saçma bir şekilde bir an deyiverdim.

Allah kahresin ki bu şekil cevap verdim. Verdiğim cevapla gözleri kamaştı. Mavi hareleri daha bir canlandı. Dudaklarını diliyle ıslatarak hafif gülümsedi. Ulan böyle gülme vicdansız kalbime zararsın diyesim geliyordu sürekli.

"Gerek yok! Ammaa...Bilmen gereken birşey daha var güzelim. O da derneğe üye olman için o güzel saçlarına veda etmen gerekecek. Hoca efendi derneğe üye olanların saçsız olmasını istiyor genelde...Malum saç bu! Arada dökülebiliyor. Bu konuda aşırı titiz!" dedi ve su dolu bardaktan bir yudum alarak elini yanağıma getirdi. Baş parmağıyla okşar gibi yaparak "Anlıyorsun beni değil mi güzelim?"

Yanağımda usul usul gezinen parmaklara yenildim. Yutkunarak başımı sallayıp onayladım. İçime titrek bir nefes aldığım esnada karşı taraftan kısık sesli bir kahkaha eşlik etti. "Bu kadar itaatkar olmanın beni ne kadar cezbettiğini bir bilsen bebeğim. İnan bana hak verirdin. Bu arada hiç sevgilin oldu mu daha önce?"

Ondan gelen soruya anında olumsuz bir baş gösterdim. Tam cevap veriyordum ki bir yerlerden çalan telefonumun melodi sesi kulağıma ilişti. Sevdiğim adama cevap vermeden önce telefonu elime aldım. Ekrana baktığımda ise yine o gereksiz kuzenim arıyordu. Telefonu sessize al tuşuna basarak gözlerimi bana şefkatle bakan gözlere çıkardım.

Gülümsemekten çizgiler oluşan çehremle "Yok! Daha önce hiç sevgilim olmadı"

Kaşlarını hayretle hafif yukarı kaldırdı. "Yakınlaşmada mı olmadı?... Yani yanlış anlama. Elbette geçmiş geçmişte kaldı. Eğer birşeyler yaşadıysan problem etm.."

Sözünü bıçak gibi keserek "Ya yok vallahi ilk kez seninle tattım herşeyi. İlk kez birine bu kadar hızla vuruldum, tutuldum. Her anlamda ilkim sensin ve iyi ki hayatıma girdin. Bana o kadar iyi geliyorsun ki! Bazen aile özlemimi seninle gideriyorum"

Benim cevabım netti. Suat ise hayret eder gibi yüzüme baktı, baktı çokça bakarak uzaklara dalar gibi oldu. Masada duran su dolu bardağı parmaklarımla kavrayarak dudağıma götürdüm. Bardaktaki suyu içtiğim esnada dudaklarını birbirine değdirdi.

Fısıldayarak "Benim çok oldu! Yani senden önce elbette uzun süreli sevgililik dönemin oldu ama hiçbiri sen kadar beni etkilemedi...Sen çok başkasın! Çok başka birşey var sende. Ve beni garip bir şekilde kendine çekiyorsun"

MANİPÜLASYONKde žijí příběhy. Začni objevovat