17. Bölüm

354 54 31
                                    

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın.
Çünkü ne düşündüğünüzü merak ediyorum 🌼

⚡⚡

Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra Suat hoca efendi ile görüşmem için bana kıyafet ayarlamıştı. Birde kolye vardı. Kolyenin anlamını sorduğumda ise orada öğreneceğimi söylemişti.

Şuan ise akşam ezanı okunmak üzereydi. Suat birazdan gelecek beni götürecekti. Hayır bana sadece kaydını yapacağım, çevren genişler demişti ama sonradan benim özel biri olduğumu gibi birşeyler söylemişti ama kafam kavram karmaşasına uğrayınca bildiklerimi de unutmuştum.

"Ulan papaz gibi giydirmişler seni. Bu ne biçim dernek Vedat. Dikkat et de seni teker teker sikmesinler orada"

Aynanın karşısında kendime bakarken gözlerimi devirdim. Uzun siyah bir cübbe ve cübbenin üzerinde ise çift başlı altın kartal sembolü duruyordu. Cübbenin ön tarafı ise göbek deliğime kadar açıktı. Yani içine birşey giymemiştim. Boynuma taktığım kolye ise beni çok karanlık bir yere gidecekmişim gibi gösteriyordu. Cübbenin birde kapşonu vardı. Onu şimdilik takmamıştım.

"Akşam yine gelmeyecek misin?" Özgür konuşup yanıma uğradı. Beni kendine döndererek yüzüme dikkatlice baktı. Ha birde gözlerime sürme çekmiştim. Çok belli olmasa da hoş duruyordu.

Özgür buruşturduğu dudaklarıyla ıslık çalınca aynadan biraz daha kendime baktım. Fakat Özgür'ün eli sol göğsümü bulup okşayınca dikkatim dağıldı ve bileğinden tutup diğer tarafa savurdum. "Özgür bak küfür etmeyi sevmiyorum ama en son ettireceksin sanırım!" beni umursamayıp "Oğlum çok seksi olmuşsun ha!..Valla Suat sayesinde sendeki o eziklik gitmiş içindeki o cevher çıkıvermiş"

Böyle söyleyince aynadaki bedenime bir bakış daha attım. Gerçekten fena durmuyordum. "Valla ayakta azdırdın beni amına koyayım. Keşke kuzenim olmasan da seni yatağa atsam!"

Dudaklarım gülümsemeye kıvrılınca Özgür'de aynı tepkiyi bana gönderdi. Sonra da giderek kalçasını yatağa yasladı. "Bende geleyim lan! Vallaha söz köşede otururum sadece. Tek kelime etmem. Bir yere de kıpırdamam!"

"Senin ne işin var orada! Kıl kuyruk gibi her yerden fışkırıyorsun. Evde oturda biraz ders çalış"

"Bana diyene bak! Sanki kendisi çok çalışıyor ya! Birde KPSS'ye gireceğim. Yüksek puan alıp atanacağım diyordun amına koyayım. Al...gördük. Götünü vermekten başka birşey yaptığı..."

Elimin tersiyle ağzına sert olmayacak şekilde vurup susturdum. Ona dönmeden "Benle sen bir değiliz. Sen daha üniversite bile kazanmadın"

"Ayy götüm. Ne farkediyorsa artık!"

Bıkmış bir soluk verip ona döndüm. Tam cevap vereceğim esnada kapı çalındı. Özgür benden önce davranarak kapıya koştu. Sinir bozucu bir şekilde bağırıp "Kiiim ooo?" diye seslendi.

Kapıdan ses gelmeyince Özgür ile göz göze geldik. Gözümle bir an önce kapıyı açması için işaret verdim. Siktir der gibi elini savurup kapı kolunu aşağı indirdi. Özgür ağzı kulaklarında "Suat bey hoş geldiniz!" diye söze atladı

Suat başını hafif eğerek içeriye adım atarak elini Özgür'ün çenesine götürdü. "Hoş bulduk delikanlı! Nasılsın bakayım?" diye sorunca yanıt olarak Özgür'ün cevabı şu oldu. "Valla normalde iyi değildim ama sizi gördüm. Şuan müthiş hissediyorum. Sizde de nasıl bir enerji varsa artık!!"

Suat başını iki yana sallayarak bana gülümsedi. Tek kaşı birden havaya kalkıp alt dudağının kenarını hafif ısırdı. Onun bu görüntüsüne gülümsediğimde Özgür araya girdi. "Suat bey bende sizinle geleyim mi?"

"Yok dedim değil mi Özgür!!" benim uyarımı umursamadan Suat'ın koluna yapıştı. Ve "Lütfeeen" diye diretti.

Suat bana kısa bir bakış atarak "Kaç yaşındasın kimlikte bakayım?"

"17!"

"Hayır 18 vallahi!"

Gözlerimi iki saniye kadar kapattığımda Onaylanan bir ses işittim. Gözlerimi araladığımda Özgür'ü Suat'ın boynuna sarılırken, Suat'ı ise Özgür'ün belinde dolaşan ellerini gördüm ve sorguya yer bırakmadan boğazımı temizledim.

Eğer yine saçmalayıp kıskanırsam dün yaşadığımın aynısı gerçekleşecekti ve ben öyle olsun istemiyordum. İstigimi bozmadan Suat'a doğru yürüdüm. Özgür'ü tınlamayıp kollarımla Suat'ın boynuna sarıldığımda Suat gözüyle arkamı işaret etti ve kollarımı boynundan çekti.

Çok geçmeden de evden ayrıldık. Merdivenlerden bizim komşuyu gördüğümde yan ağız gülerek yukarı çıktı. Çok samimi olmadığımdan ciddiye almamıştım.

Yaklaşık yarım saat sonra şehrin dışına doğru arabayla devam ediyorduk. Beş dakika sonra ise bir ormanın içinde koskocaman bir villa karşımıza çıktı. Yani dışardan öyle gözüküyordu. Kim bilir içi nasıldı. Giriş kapısının üstünde ise çift başlı kartal vardı. Demek ki sembolleri buydu!

Güvenlikçilerden biri kapıyı ardına kadar açınca Suat kimliğini gösterdi. "Buyurun efendim!" diyen güvenlikçi ile göz göze geldiğimde aniden başını önüne indirdi. Suat ise bana ters bir bakış atarak "Kapşonunu tak Vedat!" diye uyardı.

Dediğini yaptım ve kafama oldukça geniş gelen kapşonu başıma geçirdim. Özgür ise arkada sessizce etrafı izliyor, hayret edercesine küfürlü methiyeler diziyordu.

Araba yavaş yavaş ilerleyince benim gibi giyinen gençleri gördüm. Çoğu merakla bakışlarını bizim arabaya dikmiş pür dikkat kesilmişlerdi. Yalnız dernek dedikleri yer oldukça geniş dört katlı otel tarzı bir bina daha vardı. Garsonlar ellerinde içeceklerle girip çıkıyorlardı. Garsonların üzerinde ise benim giydiğim cüppeden vardı.

Suat arabayı durdurmadan önce "Hazır mısın Vedat?" diye sorunca, içime titrek bir nefes aldım. Aldığım nefes ürkmeme neden olmuştu.

"Ha-hazırım!" diye karşılık verdim

"Güzel" deyip torpidodan bir tabanca eline aldı. Arkasını dönerek "Özgür'cüm kusura bakma ama bir saat kadar uyuman lazım"

Özgür korkudan açılan gözleriyle ağzını açamadan silahtan çıkan enjekte ile bayıldı. Korkuyla Suat'a baktığımda elini çeneme götürüp "Bundan sonrası gizliliğe giriyor bebeğim. O yüzden kuzeninin bayılması onun için daha hayırlı olacak...Yoksa en ufak yanlışta indirebilirler!" deyip Özgür'ün koluna saplanan enjekteyi geri aldı.

Şaşkınlıkla "Nasıl?" diye sordum.

"Bundan sonrasını ben değil! Birileri gelip seni hoca efendiye götürecek. Bana haber verilince de gelip seni bizzat alacağım. Sakın korkayım deme! Ve hoca efendi ne derse direkt yap! Sakın ikiletme onu. Hem o mübarek bir zattır. Onun sana dokunması bile çok mucizevi bir olaydır!...Bizde zamanında bu yoldan çok geçtik"

"Nasıl?...Ne demek oluyor tüm bunlar sevgilim?"

"Bebeğim, derneğe üye olmanın ilk şartı hoca efendiyi mutlu etmekten geçiyor!" diye karşılık aldım. Arabaya iyi giyimli yakışıklı iki kişi kapıyı tıklayınca Suat bana bakmadan

"Haydi seni bekliyorlar! Dediğim gibi hoca efendiyi mutlu edemezsen beni de mutsuz kılarsın. Beni mutsuz etmek istemezsin değil mi?"

Başımı iki yana salladım "Seni mutsuz etmek en son istediğim şey bile olmaz"

Var mı bir fikriniz?

MANİPÜLASYONजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें