Bölüm 27 : Geçmişten Kırıntılar

13 6 2
                                    

"O benim oyuncağımdı Talay Han!"

"Teşekkür ederim Talay."

"Özür dilerim Talay."

"Artık büyüdük Talay Han."

Gözlerimi nefes nefese açtığımda bu sözler sanki bana birileri tarafından fısıldanıyordu. Başım deli gibi ağrıyordu, sanki kafamı bir yere vurmuş gibiydim. Yataktan doğruldum ve yatağımın yanında duran komodinin üzerinden bir bardak su aldım.

Suyu içerken içeriye korkudan ikinci kez irkilmeme sebep olan annem girdi.

"Kızım? Sayıklıyordun, iyi misin!"

Hemen yanıma oturdu ve başımı okşadı, elini alnıma koydu. "Ateşin de yok..."

"Sayıklıyor muydum?"

"Ağlamışsın da!" Gözlerimden yaşlar aktığını annem diyince farkettim. Nasıl bir rüyaydı ki bu? Ağlamıştım demek ki rüyamda. Peki ya?

Talay ne alaka? Yoksa ondan hoşlanıyor muyum?"

"O ite de söylemiştim oysa aniden söyleme kıza diye! Hay allahım ya.." Annem elleriyle yaşlarımı silerken ben şaşkındım. "Kim? Kimden bahsediyorsun?"

"Kim olacak, Talay! Biliyorum kızım, her şey üst üste geldi ama geçecek."

Annemin yüzümdeki elini tuttum ve yavaşça indirdim.

"Neyden bahsediyorsun anne? Talay ne alaka?" dedim sakince.

"Sen Talay diye sayıklıyordun... Ben de sana geçmişi anlattı sandım. Çocukluğunuzu... Yoksa anlatmadı mı?"

Annemin susmadan önce söylediği son kelimeden sonra bir boşluğa düştüm. Kulaklarım çınlıyordu, sanki nefes de alamıyordum.

Talay.

Annem bile bildiğine göre...

O kişi Talaydı. Lavantaları da bırakan oydu. Çocukluğumu gördüğüm rüyalarımdaki o çocuk da oydu...

"Sana söylememiş miydi?" dedi annem suçlu bir şekilde.

Ancak başımı iki yana sallayabildim. Çünkü bu kişinin Talay olduğu ihtimalini düşünmek bile beynimde şimşekler çakmasına sebep oluyordu. Gözlerimin önünde belli belirsiz şeyler canlanıyordu. Sanki bir şeyler hatırlıyor, ama aynı zamanda da hiçbir şey hatırlamıyor gibiydim. Sanki dilimin ucunda bir kelime vardı ama asla ne olduğunu hatırlayamıyordum.

O kelime Talay'dı. Dilimin ucunda olan ama asla hatırlayamadığım.

Şimdi hatırlıyordum.

-

Aralık 2012

"Bu ne?" Kız çocuğun masaya koyduğu arabayı alıp gösterdi. "Kızlar arabalarla oynamaz ki?"

Çocuk arabayı kızın elinden aldı.

"Peki, istemiyorsan geri alayım."

"İstemiyorum dememiştim." Sıkılgan bir şekilde koltuğa oturdu kız. "Nisa'dan nefret ediyorum, hem doğum günü pastamı üfledi hem de annem onu daha çok seviyor." Kız elleriyle yüzünü kapattı, ağlayacak gibiydi.

Çocuk ise ifadesiz bir şekilde hala ayakta duruyordu. Elinde koleksiyonundaki arabası vardı. Küçük kızın ağlamak üzere olduğunun da farkındaydı ama konuşmaya utanıyordu.

"Ben Talay." dedi. "Buraya yeni taşındık."

Ağlamak üzere olan kız çocuğu duyunca gülmeye başladı.

LavantalarWhere stories live. Discover now