1-DİKDÖRTGEN MASA ŞÖVALYELERİ

349K 9.5K 7.6K
                                    


Sıcağın altında pişmiştik resmen. Ama kel müdürümüz hala konuşmaya devam ediyordu. Okulun önünde sıra olmuş, güneşin altında bekleyen ve bir an önce tatile girmek isteyen öğrencilere böyle bir işkence yapılır mıydı? Yanımda ki Hasan'ı dürtüp konuştum.

"Bu müdürün hiç mi keli yanmıyor ya?"

"Bilmem, sor istersen."

Bu çocuk harbiden salaktı. Onu umursamayıp arkamdaki Aslı'ya döndüm.

"Ya kel ne zaman bitirecek konuşmasını?"

Bana baygın bakışlarla baktı.

"İki dakika rahat dur Melis, şimdi kampla ilgili bir şey söyler falan duymayız."

Anlaşılan kimse beni takmıyordu.

Bizim kel belki kampla ilgili bir şey söyler diye ben de kulak kesildim söylediklerine. Sonra yaptığım kafiye için kendimi tebrik ettim.

" ... Seneye görüşmek üzere çocuklar. Yaz tatilinde bol bol ders çalışmayı unutmayın. On birinci sınıflar, ya da artık on iki mi demeliyim? Her neyse, saat dörtte okul bahçesinde olun. Servisleriniz dört buçukta kalkacak. Şimdi gidebilirsiniz. "

Sonunda biten konuşmanın ardından hemen Aslı' nın koluna girdim ve bizimkilere el salladıktan sonra Aslı'yla okul çıkışına yürümeye başladık. Evet, Aslı benim en yakın arkadaşım.
Arkadan bağıran bizim grubun sesini duyunca yüz seksen derece döndüm ve 'sağır değiliz herhalde ne bağırıyorsunuz? ' bakışlarımla hepsine tek tek baktım. Hasan konuştu.

"Bir kafede oturup bir şeyler falan içseydik. Bu ne acele Melis?"

"Hasan arkadaşım saate bir bakar mısın," dedim. Anlamadan hala bana bakmaya devam edince tekrar konuştum. "Saate bir bak?"

Kolundaki saate bakıp yeniden bana baktı.

"12.10"

"Şimdi arkadaşlar, ben eve gidene kadar saat 13.00 olur. Hemen duşa girerim hızlı bir duş alırım falan derken saat 14.00 olur. Sonra bunun saç kurutması var, giymek için kıyafet seçmesi var, annemin zorla yedireceği yemeği var derken saat 15.00'ı bulur. Valizlerimi alıp zar zor evden çıktım, hadi beni babam bıraktı falan derken ben saat dörde buraya anca yetişirim anlayacağınız. Haklı mıyım kızlar? "

Uzun konuşmamdan sonra Ezgi ve Zeynep beni onaylayıp hızla okul çıkışına doğru giderken bizim mal erkeklere döndüm.

"Şimdi siz, yormayın beni vurun kafanıza."

Eğer kendileri yapmazsa bunu benim yapacağımı biliyorlardı.

"Bir şey demedik Melis git hadi," dedi Kerem.

Aslı'ya döndüğümde sıkıntıyla beni beklediğini gördüm ve konuştum.

"Sıcakladın mı yavrum?"

"Evet yavrum hava çok sıcak."

Hava harbiden de bayağı sıcaktı. Ben tüm mallığımla güneşe bakmaya çalışırken Aslı oflayarak kolumdan tuttu ve beni çıkışa sürükledi.

"Eve geç kalacağız aptal."

Aynı sitede oturmamıza şükrederken Aslı'nın beni yürütmesine izin veriyordum. Aslında Aras, Kerem ve Kaan ile de aynı sitede oturuyorduk fakat onlar çıkışta bir yerlere gideceklerdi. Gelmesine daha on dakika olan otobüsle hiç uğraşmayıp daha hızlı olması için taksiye bindik.
Taksiden inerken geçenkinin ücretini ben ödediğim için karnıma yumruk atıp taksinin ücretini ödeyen, çocukluktan beri en yakın arkadaşım olan Aslı'ya baktım.

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Where stories live. Discover now