39-SİGARA

99.1K 5K 4.3K
                                    

Merhaba,
Geçen bölüm yorum rekoru kırmışız. Bunun için başta istisnasız her satıra yorum yapan nedenbeenn ve morcivciv124 olmak üzere hepinize teşekkür ederim. 😊
Multimedyada çok beğendiğim bir çalışma var, mağara hayalimdekine çok benzemiş.
Kapak tasarımı yapanlar bana ya da Instagram sayfasına mesaj olarak atabilir.

İyi okumalar!

Elçin'e son kez geçmiş olsun dileklerimizi ilettikten sonra revirden çıktık. Beş dakika önce öğrendiğimize göre Elçin'in kansızlığı ve anemi hastalığı vardı.

Damardan ilaç alıyormuş fakat son günlerde bunu aksatmış. Maçta da çok yorulunca eskop meskop diye bir şeyler olduğunu söylemişti doktor.

Kaan'ın annesinde de anemi olduğu için bu hastalık hakkında ufak çaplı bilgilere sahiptim. İyileşebilir bir şey olduğunu bilsem de Elçin adına üzülmüştüm.

"Zayıflamak için yemek falan yememesiyle falan olmuştur kesin," dedi Kaan.

Yemek yeme konularına belki de annesinin hastalığı yüzünden bu kadar takıyordu.

"Sanırım Barışla Hakan'ı sevdin," dedi Zeynep Kaan'a.

Elçin'in birden bayılması hepimizi etkilediği için konuyu değiştirmek istemişti. Her gün bayılan insan görmüyorduk sonuçta.

"Onlara karşı olumlu bir duygu hissetmiyorum ama olumsuz duygularımın azaldığını da inkar edemem."

Tişört konusunda ufak bir zıtlaşma olsa da Hakan da Kaan gibi eğlenceli, vakit geçirmesi zevkli olan biriydi. Kaan'ın oynarken eğlendiğine emindim. Barış fazla konuşmamıştı ama alıştıktan sonra onun da açıldığını biliyordum. Revirden çıkarken ise ikisi de Kaan'a ellerini uzanmıştı. Kaan önce ikisine de tip tip baksa da ellerini sıkmıştı. Sanırım el sıkışmak erkekler arasında  olumlu bir şey oluyordu.

"Hakan eğlenceli birine benziyor," dedim.

Zeynep tepki vermezken ellerini şortunun cebine koyan Kaan omuz silkti.

"Barış çok mesafeli davrandı. O soğuk yüz ifadesinin değiştiğine çok az şahit oldum," diyerek görüşlerini bildirdi Zeynep.

Onun soğuk yüz ifadesinin altındaki duyguları herkes okuyamıyordu sanırım. Barış'ın kenarda otururken söyledikleri aklıma gelince midemde oluşan kıpırtılarla beraber iç geçirip yürümeye devam ettim. İki arkadaştan çok daha fazlası gibiydi diyaloğumuz. Takılıyor gibiydik, ya da flört falan...

Tüm bu konular beynimi sulandırırken kulübeye gelmiştik. Kaanla vedalaştıktan sonra kulübeye girdiğimizde Aslı ve Ezgi yerdeki şiltelere oturmuş konuşuyorlardı.

Birbirimizi görünce ufak çaplı çığlıklar attık ve Zeyneple hemen gidip yanlarına oturduk. Önce Aslı anlatmaya başladı.

Sinemadan önce Aras'ın ona almak istediği uzun etek, Aslı'nın zorla aldığı şort, yedikleri yemek ve sinemada Aras'ın onu dudağının kenarından öpmesi, sinema çıkışında Aslı'ya göz kırpan bir genci lavaboya çekmesi... Daha önce öpüşmüş olduklarını biraz kötü yollardan bilsem de bana göre iğrenç olan bu şeyi sürekli yapmadıklarını biliyordum. Aras'ın kavga etmesi ise olağan bir şeydi. Genelde toplum içinde daha medeni davranırdı ama bu sefer cidden sinirlenmiş olmalıydı. Bizi bile bu kadar kıskanırken Aslı'yı ne kadar kıskandığını düşünemiyordum.

Ezgi ise daha masumane şeylerden bahsetti.  Hasan'a aldıkları tişört, yemekte Hasanla bakışmaları ve sinemada el ele tutuşmaları. Hasan parfümünün güzel koktuğunu söylemiş falan.

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Where stories live. Discover now