27-DÖVÜŞ

86.3K 5.4K 2.6K
                                    

Hayatta en değer verdiğin insan ölümcül bir hastalığa yakalanması.

Tüm belirtiler bulunmasına rağmen inanmazsın, doğru olmadığına kendini ikna etmeye çalışırsın. Doktorun söylediği şeyin yanlış çıkma olasılığı vardır aklında hep. Fakat test sonucuyla yüzde yüz olarak hastalık onaylanınca korktuğun başına gelir, dünyan yıkılır.

' Tıpkı küçük kardeşim Ceren'de olduğu gibi, ' diye düşündüm.

Ceren'in hastalığını ilk öğrendiğimde de buna benzer duygular bedenimi ele geçirmişti. Şu anda hissettiklerim, yıllar önce Ceren'de hissettiklerimin yanında hiçbir şeydi elbette. Fakat yine de benziyordu.

Bunca zaman kızların, erkeklerin hatta Barış'ın bile söylediği şeyleri umursamamış, Deniz'in hareketlerinin arkasındaki anlamları görmemiştim. Görmeyi istememiş, reddetmiştim belki de.

" Tanıştığımız ilk günden beri içimde sana karşı bir şeyler vardı. Fakat taşındıktan sonra da bu hisler devam etti, büyüdü ve ben sana aşık olduğumu anladım. "

Deniz'in söylediklerini yavaş yavaş sindirmeye çalışırken titrekçe bir nefes verip başımı kaldırdım. Deniz'in gözlerine baktım.

Şaka yapmıyordu, gözleri söylediklerinin arkasında olduğunu haykırırcasına samimiydi. Ve benden bir cevap bekliyordu.

Cevabım elbette olumlu olmayacaktı. Deniz iyi biriydi, onu kesinlikle üzmek istemiyordum fakat onun mutluluğu için istemediğim bir şeyi yapacak kadar aptal da değildim.

Kendimi toplayıp konuşmak için ağzımı açtım.

" Deniz, " diyebildim sadece.

Şaşkındım. Hem de fazlasıyla, anlatamayacağım kadar çok.

Onun gereksiz fiziksel yakınlığından rahatsız olup bir adım geriye gittim. Fakat o da benimle beraber bir adım geldi. Bu içimden kaşlarımı çatmama neden oldu.

Geriye doğru bir adım daha attım, ve o bir adım daha ileriye attı. Bu birkaç kez tekrarlanınca bu sefer dışımdan kaşlarımı çattım.

" Keser misin şunu? " dedim.

Gözlerine tekrar baktığımda orada gördüğüm kendinden emin ifade beni biraz korkuttu.

Aklıma bir ihtimal gelince kaşlarım daha da çatıldı.

Benim son günlerde ona olan yakınlığımı, yanlış anlamış olamazdı değil mi?

' Hayır olamaz. ' diye düşünsem de bu bakışlar tam olarak beni yanlış anladığını gösteriyordu.

" D-deniz, " dedim tekrar.

Bir adım daha geriye gittim ve sırtım bir kayaya çarptı. Neyse ki Deniz üzerime daha fazla gelmedi ve pür dikkat söyleyeceğim şeyi dinlemeye başladı.

" Ben, sana nasıl diyeceğimi bilmiyorum. Keşke ilk benim konuşmama izin verseydin. " dedim.

" Şimdi söyle? " dedi.

Stresle alt dudağımı ısırdım. Tam konuşacağım sırada yüzümdeki olumsuz ifadeyi görmüş gibi kollarını belime dolayıp konuşmama engel oldu. Kayayla onun arasında sıkışmıştım.

Kollarından kurtulmaya çalıştım fakat izin vermedi. Bunu Barış yapsa hoş bir hareket olabilirdi fakat şu anda midemin bulandığını hissediyordum.

" Vazgeçtim söyleme, " dedi. " Olumsuz değil mi? "

" Evet, " diye mırıldandım.

Kollarını benden çekip yüzüme baktı ve konuştu.

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Where stories live. Discover now