58-KÜSLÜK

52.6K 2.7K 1.4K
                                    

Merhabaa,
Bu sefer yeni bölüm arasını fazla uzatmayacağım :(
Multimedya: Raving George- You're Mine

Sizleri seviyorum, iyi okumalar...

"Olabilir, bilirsin, sevilmeyecek biri değilim." dedi Barış şakayla karışık.

"Komik değil Barış," dedim. "Ben gayet ciddiyim."

Derin bir nefes alıp verdikten sonra ellerimi tuttu ve konuştu.

"Şu an bizi nedenler değil sonuçlar ilgilendiriyor. O ne düşünürse düşünsün, ne hissederse hissetsin, benim umrumda değil. Senin de olmasın."

Vay canına. Gözlerime bakarak yaptığı kısa konuşma beni etkilemişti ve ben de onun gibi düşünmeye başlamıştım. Ama bu Melis Buse'den de, Cem'den de hesap soracağım gerçeğini değiştirmiyordu.

Barış'ın telefonuna bir mesaj gelince bakışmamız bitti ve telefonunu çıkardı.

"Mesaj güvenlikten," dedi. "Gitsem iyi olacak."

Boynuna sıkıca sarıldım ve onu bırakmadan önce konuştum.

"Beni olanlardan mutlaka haberdar et. Ve ikisiyle de konuşmak istiyorum, gerçekten."

"Halledeceğim, merak etme." dedikten sonra ayrıldık ve onu kapıya kadar geçirdim.

---------

İki saattir beklediğim mesaj sonunda gelince, yerimden kalktım. Altıma tayt, üstüme de Kaan'dan çarptığım bir tişörtü giymiştim. Yüzüm bir tutam çökmüş halde olduğu için biraz kapatıcı ve rimel de kullanmıştım.

Barış'ın mesajını tekrar okudum.

'Stüdyoyadayız, gelebilirsin.'

Hızlı bir şekilde sporlarımı giyip kulübeden çıktım ve stüdyonun yolunu tuttum. Stüdyonun önüne geldiğimde kapıda bekleyen Hakan ve Kaan bana selam verdi.

"Senin burada ne işin var?" diye sordum Kaan'a.

"Bu olaydan uzak duracağımı falan düşünmedin herhalde," dedi.

Haklıydı. Barışla haberleşmiş olmalılardı. Kapıyı açıp içeri girdiğimde sandalyelerde normal bir şekilde oturan yüzü morluklarla dolu Cem ve henüz bir zarar görmemiş Melis Buse bana baktı. Sanki zorla değil de, kendi istekleriyle oturmuşlar gibiydi.

Sol tarafa bakınca nedeninin Barış olduğunu anladım. Üzerindeki tehditkar hava gerçekten korkuyucuydu ve muhtemelen diğerlerinin de etkisiyle ona karşı çıkamamışlardı.

Bir saniye falan sonra Barış'ın yanındaki kızları fark ettim. Aslı ve Elçin de tıpkı Barış gibi sert bir yüz ifadesiyle duruyorlardı. Onları yakalama işini tamamen bensiz yapmış olmaları sinir bozucu olsa da iyi olmadığım için beni bulaştırmadıklarının farkındaydım.

Yanlarına gittiğimde Aslı kısık sesle konuştu.

"Melis ne yapacaksan yap çünkü beklediğim her saniye sinirim daha da artıyor. Özellikle onları karşımda görünce deli-" derken sözünü kestim.

"Onlarla tek konuşmak istiyorum."

Sadece Barış, Elçin ve Aslı değil Cem ve Melis Buse de bana deliymişim gibi baktı. Tamam, belki biraz deli olabilirdim. Ama beni bu olaylar delirtmişti.

"Hadi ama," dedim. "Kapının öbür tarafında olacaksınız sadece. Sesimi biraz yükseltsem duyarsınız."

Bu söylediğim onları tatmin etmiş olacak ki, Aslı başıyla onayladı. Barış da Cemlere tehditkar bir bakış daha attı.

DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA" Donde viven las historias. Descúbrelo ahora