A-13

80.9K 3.4K 45
                                    

Gözlerini müthiş bir baş ağrısı ile açan Işıl, birkaç dakika gözleri kapalı yattıktan sonra yavaş yavaş gözlerini araladı. Kendine yabancı gelen oda ile buraya nasıl geldiğini anlamak için hafızasını zorladı. Hatırladığı tek şey duş alıp yattığı olurken zihninindeki boşluk ile hızla yerinden doğruldu. Çıplak ayakları soğuk parkelere değerken belki hatırlarım umudu ile odada gözlerini gezdirirken ahşap kapıya vararak kolunu aşağıya indirdi. Kapının dışında bilindik Maldivler manzarası karşılarken tahta iskelenin üzerinde etrafta birilerini arayarak sıcak kuma ayak bastı. Kısılmış gözleri ile önüne serilen plajda birilerini ararken gördüğü siluetler ile onlara doğru ilerledi. Gittikçe belirginleşmeye başlayan adam ile yutkunurken kendisini bunun bilinçaltının bir oyunu olduğuna ikna etmeye çalıştı. Yürüdükçe ayaklarını yakan kumu bile unutan Işıl şimdi oldukça netleşen yan profilinden gördüğü Ateş'e doğru ilerledi. Adamın sol arka çaprazında kalırken yüksek sesle konuştu.

"Bu benim bilinçaltımın bana bir oyunu, sen gerçek değilsin. "

Uyanmasını beklediği Işıl'ın sesini duyan Ateş usulca Işıl'a döndü.

"Şimdi ben gözlerimi kapatacağım , 3'e kadar sayacağım ve sen yok olacaksın. " derken gözlerini kapatarak yavaş yavaş saymaya başladı.

" bir...iki...üç.." gözlerini tekrar aralarken değişmeyen manzara ile kaşlarını çattı.

" Ee neden kaybolmadın sen?"
Oturduğu yerden yavaşça kalkarken Işıl'ın yanına yaklaşarak işaret parmağı ile burnuna dokundu.

" Ehh, gerçeksem demek."
Burnunu buruşturarak bir adım gerileyen Işıl

"Ne demek gerçeğim. "

"Inanması zor değil mi bu yakışıklılık. " Ateş'in ukalalıkları ile gerçek olduğuna emin olduğu durum ile dehşetle cırladı.

"Neredeyim ben? Pelin Nerede? Senin ne işin var burada? Nasıl getirdin beni buraya?"

"Merak etme çok uzaklaşmadık hala Maldivler'deyiz ama farklı bir adada. Pelin hala tatiline devam ediyor o lavukla ve seni getirmek çok da zor olmadı. Malum kuş kadar bir şeysin."

" Ateş tamam güldük bitti götür beni çabuk Pelin'in yanına. "

"I.ıhh o biraz zor. "

" ya hu adam, neden getirdin beni buraya? Ne istiyorsun benden? Üstelik bu resmen kız kaçırmaya girer. Yine çıktı senin şehir magandası tarafın. Ayrıca sen yine beni bir şeylere zorluyorsun. "

"Ben beklemeyi sevmeyen bir adamım ve sen sıkışınca kaçan küçük bir cadısın. Ehh.. Burada bir yere kaçamayacağına göre biz eninde sonunda konuşacağız. Bu arada hiç girme yine şu maganda muhabbetine."

" Ben kaçmadım. Sadece senin yüzünden sana tatil planımızı anlatamadım. "

" Madem kaçmıyorsun o zaman tatil yapmamız da bir sıkıntı yok. "

"Ben neden seninle tatil yapayım?" Derken bir haftada renkleri açılmış sarı saçlarını çekiştirirken bağırdı.

"Neden? Biz arkadaş değil miyiz? Sen değil miydin bunu soyleyen.
Haa..söylesene! Madem beni arkadaşın olarak görüyorsun ne diye ben sana yaklaşamıyorum? Lan ben kafayı yiyeceğim artık! Geliyorum, öyle kalın duvarlar örüyorsun ki toslayıp kalıyorum. Pes etmiyorum gidiyorum duvarlarına hazırlanıp geliyorum,bu sefer bütün duvarları yıkıyorsun hemen ardında duran uçurumdan düşüyorum. Yeter! Biz bu adada, ikimiz bir şeyleri halletmeden hiçbir yere gitmiyoruz. "

nefes nefese konuşmayı bitiren Ateş tek hamlede Işıl'ı belinden tutarak kendisine çekti.
Güneşten kızarmış yanakları, aralarında ki çekim ile koyulaşmış, arkalarında serili duran denizi kıskandıracak güzellikte ki mavi gözleri, kendisi gibi istekle aralanan kırmızı dudaklarında gözlerini uzun uzun gezdirirken, hızlanarak birbirine karışan nefesleri ile konuştu.

ATEŞWhere stories live. Discover now