A-45

34.1K 1.4K 33
                                    

Duran adımları ile öylece etrafına bakarken karşısındaki adamın varlığını belli eden nefes sesiyle karar vermek için zorladı. Bas bas bağırarak birbirlerini bastırmaya çalışan vicdanı ve mantığı arasında gidip gelirken. Verdiği karar ile vicdanının mantığını bastırmasına izin verdi.

"Emre bey, ben yokum. Yapmayacağım."

"Siz bilirsiniz Işıl hanım iyi geceler. " kapanan telefonu kulağından uzaklaştırırken boşta kalan eliyle hemen yan tarafında duran arabaya tutundu. Verdiği kararı hazmetmek için biraz beklerken aldığı kararlı nefes ile arabasına doğru ilerledi.
****
Ateş duran arabadan hışımla inerken şehrin dışında bir arazide bulunan depoya doğru ilerledi. Kapıda duran adamlar gelen Ateş ile kenara doğru çekilirken Ateş açtığı ağır demir kapı ile deponun içine girdi. Burnuna dolan keskin rutubet kokusu ile önünde uzanan karanlık koridorda ilerlemeye başladı. Sinirli, aceleci adımları boş koridorda yüksek sesler bırakırken karşısındaki kapıyı çalma gereği duymadan içeri daldı.

Girdiği odada geniş masasının ardında duran deri koltukta oturan Kaner'in iki tarafında bekleyen adamların ellerinde tuttukları silahların namluları kendisine dönerken Kaner tek hareketi ile iki yanında duran adamlar silahlarını indirtti. aldıkları sessiz emir ile odadan çıktılar. Oturduğu koltuktan ayağa kalkan Kaner kapıda gördüğü dostu ile sarılmak için kollarını iki yana açarken sinirle yanına kadar gelerek suratına sert bir yumruk geçiren Ateş ile kahkaha attı.

"Ulan it. Oyun mu oynuyoruz. Öyle şaka mı olur?" Sinirle bağıran Ateş'i sessizce beklerken ağrıyan çenesini sağa sola oynatıp gülerek konuştu.

"Ne yapalım canımız sıkıldı misafirimizle bekle bekle. Heyecan olsun dedik. "

"Sıçtırtma lan heyecanına. "

"Bir kere o iti öldürcek olsam seni mi ararım? Sanki yapmadığımız şey."

"Neyse ne. Nerde o şerefsiz?"

"İçeride lan amma kıymetliymiş. Yürü gidelim." Beraber odanın içinde bulunan başka bir kapıdan çıkarak demir merdivenleri indiler. Boş deponun ortasında elleri ve ayakları bağlanmış şekilde oturan Cem merdivenlerin başında görünen Kaner ve Ateş ile yerinde hareket etmeye çalışırken deponun içinde ilerleyen Kaner yanında yürüyen Ateş'e kısa bir bakış atarak konuştu.

"Aaa bak yine canı sıkılmaya başladı."

"Eğlendireceğim ben onu şimdi bir güzel. " bakışlarını karşısındaki Cem'den ayırmayan Ateş ilerleyerek az ileride duran sandalyeyi eline alıp Cem'in tam karşısına otururken Kaner de biraz geride adımlarını durdurarak beklemeye başladı.

"İyi gezdin sayemde Cem. Göt korkusundan girmediğin fare deliği kalmamış. " Rahat tavırları ile konuşurken diğer yandan da gömleğinin kollarını katlamakla meşguldü.

"Işıl biliyor mu beni burada tuttuğunu? " Ateş duyduğu isimle dişlerinin sinirle birbirine bastırırken ortamı buz kesmeye yetecek kadar soğuk çıkan sesi ile tısladı.

"Anmayacaksın! Duydun mu lan beni bir daha Işıl'ın adını anmayacaksın!"

"Bilmiyor değil mi? Bilse kıyameti koparır sonuçta ben onun ilk aşkıyım." Bir hışım oturduğu sandalyeden ayağa fırlayan Ateş ile oturduğu demir sandalye boş depoda yüksek sesle yankılanarak geriye doğru düşerken Cem'in suratına inen yumruğu ile kükrercesine konuştu.

"Sikerim lan seni de aşkını da."Yediği yumrukla suratını buruşturan Cem yana çevirdiği kafası ile ağzına dolan kanı tükürürken Ateş'in damarına basmaya devam etti.

"Ateş.. Daha bir şey söylemedim ne bu sinir? Oysa daha o gece neler yaptığımızı anlatacaktım sana." Cem'in söyledikleriyle kan beynine sıçrayan Ateş meydan okumayla yüzüne bakan Cem'in yakasına yapışırken tehlikeyle koyulaşmış yeşil gözleri ile daha da sıktı ellerini.

ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin