A-52

33.4K 1.2K 45
                                    

"Senden özür dileyene kadar asla hiçbir şeye karışmayacak. Onunla tek kelime etmeyeceksin. " evden çıkarak geldikleri sahilde Ateş'in arabasının kaputuna yaslanmış sinirle önünde sağa sola yürüyerek saydıran Ateş'e bıkkınlıkla göz devirdi.

"Ateş, sakinleş lütfen."

"Sen kimsin de buna karar veriyorsun? sen kimsin de benim düğünümü kafana göre erteliyorsun?"

"Ateş, gerçekten yeter. Elbet öğrenecekti olanları."

"Öğrenmiş olması sana o lafları edebileceği anlamına gelmiyor. Kimse benim sevgilimle böyle konuşamaz!" Derken Işıl'a doğrulttuğu işaret parmağını hiddetle sallarken göğsünde bağladığı kollarını açarak konuştu.

"Herkes ilk öğrendiğinde farklı bir tepki verdi. O da kendince gösterdi tepkisini."

"Sana neler dedi. Sana, ailene."

"Evet. İşte tam da bu yüzden sakinleş artık. Seni sakinleştireceğim diye kendi yediğim laflara üzülemiyorum." Diyerek bir anda patlayan Işıl ile durmadan devam ettiği yürüyüşünü durdururken, Işıl yaslandığı arabadan doğrularak yanına gidip sinirle yumruk olmuş ellerini tuttu.

"Ateş, gerçekten böyle konular o kadar yoruyor ki beni. Bir de sen yapma. Söyleyeceğini söyledin zaten yeter. " Sakin tavırları ile Ateş'in sinirini dengelemeye çalışırken günlerdir içinde bulunduğu gergin ortamlar artık canını sıkmaya başlamıştı. Yavaş yavaş şekinleştiği yumruk haline gelmiş ellerini açarak Işıl'ın elini tutmasından belli olurken yükselerek dudaklarını Ateş'in dudakları üzerine bastırdı. Sakin, hafif öpücüğünden sonra alnını Ateş'in alnına yaslarken ortamı yumuşatmak için lafı geyiğe vurdu.

"Bir kere o teklifi ettin. Bırak halanı tusunami çıksa yine evlenmek zorundasın benimle." Muzur sesiyle konuşan Işıl'ı göğsüne bastırırken sakin olmaktan çok sakin kalmak için zorladı.
*****
Ertesi gün akşama doğru Pelin sürdüğü arabanın direksiyonundaki parmaklarını çalan şarkının ritmi ile hareket ettirip şarkıya mırıldanarak eşlik ederken çok sevgili fotoğrafçılarından Günay yine yapacağını yapmış üzerinde uğraştıkları sayının çekimlerini yapmak için gittiği çiftlik evinde modellerle takışıp Pelin'i peşinden sürüklemeyi başarmıştı.

Bakışları geçtiği yolun güzelliğinin yanında ürkütücülüğündeydi. Yolun iki tarafı da geniş ormanlar ile kaplıyken yol kenarındaki ağaçların dalları yola doğru sarkarak seyrine doyumsuz bir manzara ortaya çıkarıyordu.
Virajlı yolda ilerlerken yavaşlamaya ve garip sesler çıkarmaya başlayan arabası ile kaşları çatılı bir halde ne olduğunu anlamaya çalışırken yolun ortasında aniden duran araba ile şaşkınlıkla konuştu.
"Hayır. Yapamazsın bunu bana." Kontağı tekrar çevirerek arabayı çalıştırmaya çalışırken gaza yüklendi. Garip sesler çıkararak yerinden hareket etmeyen araba ile emniyet kemerini çözerek dışarı çıktı. Küçük taşlarla dolu yolda dikkatli bir şekilde ilerleyerek arabanın önünde dururken çok anlıyormuş gibi arabanın kaputunu açarak içindeki karmaşık düzene ne yapacağını bilemez bir halde bakakaldı. Birkaç kabloyu yerinde hafif oynatıp biraz uğraştıktan sonra çalışması için içinden dualar ederek arabaya bindi. Oturduğu koltuğa yerleşirken dikleştirdiği omuzları ile derin bir nefes alarak kontağı çevirirken gaza bastı. Harıltılı sesler çıkarmaktan başka bir şey yapmayan araba ile son bir umut gaza basarken kaportadan çıkmaya başlayan dumanlar omuzları düşerken ağlayacak raddeye gelmişti. Aklina gelen fikir sayesinde aydınlanan yüzüyle çantasını alırken yardım çağırmak için telefonunu çıkardı. Çekmediğini belli eden göstergeye inanamayarak bakarken gözlerini hızla kırpıştırdı yanlış görme ihtimalini kaldırmak için.

"Allah'ım bu lütfen bir şaka olsun." Arabadan inerken elindeki telefonu belki çeker umuduyla havaya kaldırarak ilerledi.

"Kaldım burada. Kurda kuşa yem olacağım. " ayağındaki topuklu ayakkabılar yüzünden tökezlemesi zaten panik durumda olan Pelin'i sinirlendirirken hışımla çıkardı ayağından yüksek topuklu ayakkabıları. Yolda sağa sola bakınırken bir taraftan da telefonunun çekmesi için uğraşıyordu.

ATEŞWhere stories live. Discover now