A-56

24.3K 1.1K 69
                                    

Ateş'in bakışları yeri döverek gezinen Işıl'ın ayak sesleri ile olacaklara kendini hazırladı.

"Sen ne yapıyorsun? Benim burada ne işim var?"

"Amacımı birkaç saat önce otoparkta söylemiştim. Konuşacağız."

"Neyi?"

"Bizi."

"Bizi? Biz diye bir şey mi var? Sen biz diye bir şey bıraktın mı?" Ayakta duran Işıl'ın sorusuyla kendisi de ayağa kalkarak karşısına geçti.
"Sen peki. Sen bizi bırakmayı ne zaman aklına koydun?"

"Saçmalık! Bu söylediklerinin hepsi saçmalık." Derken sakin kalmak için yüzünü ovuşturdu Işıl.

"Neyi saçmalık? Sen o adamla günlerini geçirmedin mi? Sana ulaşmaya çalıştığımda o adam çıkmadı mı telefona?"

"Sinan'dan mı bahsediyorsun sen?"

"Adı her ne ise. Söylediklerimi yalanlayabilir misin?"

"Kim söyledi sana bunları? O çok kıymetli adamların mı? "

"Adamlarımı yanına çekmeyi çok iyi biliyorsun Gencayda olduğu gibi."

"Gencay bana sadece yardım etti." Işıl hırsla arkasını dönüp salonun çıkışına doğru ilerlemeye başlarken Ateş'e doğru bağırdı.

"Gideceğim ben!"

"Bu sefer kaçmazsın her şeyi anlatmak zorundasın."

"Neyi konuşacağız Ateş? Ne anlatacaksın bana? Ne anlatacağım sana?"

"Kızım bak ben aklımı kaçıracağım artık! Ne demek neyi konuşacağız? Evleniyorduk lan biz. İki gün sonra evleniyorduk biz."

"Sen ciddi misin? Demek iki ay sonra vardın farkına bravo!"

"Işıl bak bu tavırların beni çileden çıkarıyor. Sen değil miydin giden."

"Ben keyfimden mi gittim? Ben gerizekalı mıyım be. Düğünüme iki gün kala ortada hiçbir sebep yokken gideyim. Sen bunu anlayamayacak kadar aptal bir adam mısın?"

"Öyleyim lan diyelim ki öyleyim basmıyor benim kafam böyle terketmelere."

"Ben seni duydum. O gece Çiğdem'e ne söylediysen hepsini Duy-dum!"

"O zaman niye gittin?" Işıl içinde bir volkanı andıran sinir ile birkaç saniye kocaman olmuş gözleri ile Ateş'e bakarken yan tarafında duran rafa yerleştirilmiş küçük bibloyu Ateş'e doğru fırlattırken çıldırmış gibi bağırmaya başladı.

"Niye gitmeyeyim? Gitmemek için bir sebep söyle bana. Gelmiş hala anlat diyor. Neyi anlatacağım? Ne öğrenmek istiyorsun?"

"Her şeyi. Bunca zaman ne yaptın her şeyi." Hızlıca sildiği göz yaşları ile Ateş'e bakarken gözlerini beklentiyle büyüttü.

"Tamam hangisinden başlamamı istersin?" Derken bir yandan da salonun içinde ne yaptığını bilmez bir halde dolaşmaya devam etti. Önünde durduğu konsoldan eline küçük bir kuş biblosunu alırken Ateş'e doğru döndü.
"Mesela, sen yokken neler yaşadığımdan?"elindeki bibloyu hiç düşünmeden Ateş'in olduğu yöne doğru fırlatırken biblo önce duvara çarpıp ardından birçok parçaya ayrılarak sesli bir şekilde yere düştü. Işıl'ın stabil mimikleri yanında sesi o gürültüyü bastıracak kadar yüksek çıkıyordu.

"İki ayda geçirdiğim sinir krizleri ile yediğim onlarca sakinleştiriciden?" Eline geçen başka bir objeyi daha fırlatırken devam etti.

"Avuç avuç ağrı kesici içip yine de dindiremediğim ağrılarımdan?" Sorduğu her bir sorudan sonra bir şey büyük gürültüler ile yeri boylarken Işıl, sesi ve yaptıklarının aksine ağır kanlı bir şekilde hareket ediyordu.

ATEŞWhere stories live. Discover now