Asistanı Selma ile vakfın yeni projeleri için yapılacak toplantı için önceden ayarlanan restorana gelen Ateş, Semih'in açtığı kapıyla siyah arabadan dışarı çıkarken restorandan içeri girdi. Selma'nın yönlendirmesi ile diğer Vakıf üyelerinin olduğu masaya ilerledi. Masadakiler kendisini görerek ayaklanırken bir bir hepsine tokalaştı. Son olarak daha önce de tanıştığı vakıf kurucusu Mete beye doğru ilerleyerek uzattığı eli sıktı.
"Ateş bey hoşgeldiniz. Sizi aramızda görmekten çok mutluyuz. "
"Hoşbulduk Mete bey. Bende böyle bir işin içinde olmaktan çok memnunum."
"Buyrun lütfen." Diyerek masanın başındaki kendi yerinin solunda kalan sandalyeyi gösterdi Mete bey.
Masadakilerin günlük konulardan olan konuşmalarına yarım yamalak katılırken gözü girişte Işıl'ı bekliyordu.Elindeki kalemi masaya bırakıp yüzünü Avuçlarının arasına alarak seslice ofladı. Çalınıp açılan kapı ile bakışları kapıya dönerken giren Deniz'in konuşmasını bekledi.
"Işıl hanım çıkalım mı vakfın toplantısı var." Oturduğu yerden kalkarken bordo mini elbisesini düzeltti. kenarda duran çantasını ve kabanını alırken konuştu.
"Çıkalım Deniz, çıkalım kendimize hayrımız yok bari küçük çocuklara bir hayrımız dokunsun ama nasıl kendime hayrım olsun? Adam aldı götürdü her şeyi. " yan yana asansöre yöneldiler. Deniz Işıl'a değişik bir şekilde bakarken Çekinerek konuştu.
"Işıl hanım siz iyi misiniz? "
" İyiyim, iyiyim." Derken göz göze geldiği Deniz ile çok emin olmadan konuştu.
"Değilim Deniz, oradan bakınca iyi gibi mi duruyorum? Benim Ateş'i görmem lazım. Vallahi yoksunluk krizine girmiş gibiyim. " kendisine dikkatle bakan Deniz ile yavaş yavaş nerede olduğunu idrak ederken boğazını temizleyerek omuzlarını dikleştirdi.
"Ne diyorum ben? Neyse Deniz bakma sen bana. " Deniz sessiz kalmayı tercih ederken şirketten çıkarak kapıda bekleyen arabanın arka koltuğuna yerleştiler.
Durdukları restoranın önünde şoförün açtığı kapıdan aşağıya inen ikili kendilerinden önce duyulan topuk sesleri ile restoranın içine girip masaya ilerlediler. Arkası kendilerine dönük haliyle Ateş'i andıran adamın kim olduğunu merak ederken kendilerine doğru gelen Mete beyin elini sıkarak tokalaştı."Işıl hanım hoşgeldiniz. "
"Hoşbulduk Mete bey. Kusura bakmayın beklettik biraz malum trafik falan." Mahçupça konuşan Işıl'a anlayışla bakarken konuştu orta yaşlı adam.
"Hiç sorun değil bizde bu arada Ateş bey ile muhabbet etme fırsatı bulduk."
"Ateş bey? " Sorarca çıkan sesi ile dayanamayarak ayaklanarak Işıl'ın olduğu tarafa dönen Ateş, içinden en iyi küfürlerini ile şuan Işıl'ın üzerindeki elbiseyi tasarlayan dan satana kadar herkese değdirirken Işıl beklemediği karşılaşma yüzünden şoktaydı. Günlerdir nasıl bir araya geliriz diye yaptığı bütün planlara gerek kalmadan bir aradaydılar ama bir o kadar da uzak. Kendisine doğru yaklaşan adam ile titrediğini hissediyordu. Bu adamın üzerindeki en büyük etkisiydi bu. Daha elini tutmadan kalbinde depremlere neden oluyordu.
Kendisine yaklaşan Ateş'in tepkilerini ölçmeye çalışıyordu ama gördükleri beklediklerinden çok farklı şeylerdi. Her zaman sıcacık görmeye alışkın olduğu bakışları bu sefer buz tutmuş bir denizi andırıyordu. Andırmakla kalmıyor içini üşütüyordu.
Ateş ise kalbindeki alev alev yanan aşk ateşine rağmen kırgınlığın verdiği soğukluğa engel olamıyordu. Gözlerini dikmiş kendisine bakan Işıl'a Kızgın veya öfkeli değildi sadece kırgındı. Ama Aşk denen o meret özlemle birleşince ne kırgınlık kalıyordu ne de kızgınlık. Tüm uzuvları ona doğru gitmek isterken dudakları onu öpmek için, burnu kokusunu duymak için en önemlisi ruhu huzura ermek için sızlıyordu. Can atan benliğine karşın ayaklarını topuklarından yere çakılmışcasına hareket ettiremiyordu. Son bir gayret hareket ettirdiği ayakları ile yaklaştı Işıl'a.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ
RomanceBaşarısı, dimdik omuzları ile herkesi kendine hayran bırakan bir kadın, Işıl Sencer. Gizemli Cazibe Tüm gücüne rağmen geride duran ama güven veren adam, Ateş Önal. İnatçı Karizma ~~ "O ihaleyi ben kazanacağım Işıl Sencer." kendine yaklaşan adama...