A-20

55.2K 2.3K 37
                                    

Geçmiş diğer insanlar için ne ifade eder bilinmez ama kimileri için geleceğin cılız ışığını söndüren bir rüzgardır.
Hayatı şu yaşına kadar hep karanlık bir tünel de geçmiş, Ateş'in gelişi ile  tekrar görünen tek umudu olan, tünelin sonunda gördüğü o cılız ışıkta bugün sönmüştü.
Ve onu söndüren her şeye rağmen içinde bir yerlerde hala sevdiği babasıydı...
Beline dolanan kollar ile irkilirken okuduklarının altında ezildiğini hissetti.

"İyi misin sen?"Ateş'in sorusu ile daha da artan ağlama isteğini bastırırken kolları arasında dönerek yüzüne baktı.

"I..iyi..yim."

"Rengin atmış bir şey olmuş belli. "

"Y..yok olma..dı bir şey.."

"E iyi o zaman hazırlan çıkalım geç kalacağız yoksa." Yavaş yavaş fonksiyonlarını kazanmaya başlayan beyni birkaç gün önce yaptıkları planı hatırlatırken aklına gelen ilk bahaneyi kullanarak iptal etmek için konuştu.

"Erteleyelim mi planı? Deniz aradı biraz önce bir problem çıkmış. Şirkete gitmem gerekiyor. "

Duydukları hoşuna gitmeyen Ateş ise isteksiz bir ses tonu ile konuştu.
" Ne sorunu şimdi?"

"Bakanlıklardan alınan izinler ile ilgiliymiş."

"Ehh.. madem senin şirkete gitmeni gerektirecek kadar önemli. Yapacak bir şey yok. "

"Ben üzerimi değiştirip çıkıyorum o zaman."

" Tamam canım. " derken dudaklarına ufak bir öpücük konduran Ateş'e doğal olduğunu umduğu bir gülümseme yollayarak mutfağa gidişini izledi. Kirpiklerinden dökülüp elmacık kemiklerini ıslatmak için can atan yaşları tavana diktiği gözlerini kırpıştırarak geri itmeye çalışırken merdivenleri çıkmaya başladı.
Hızlıca eline ilk gelen kot pantolonu ve krem rengi ince kazağı üzerine geçirdi. Taba rengi düz yarım botları ayağına geçirirken eline aldığı kabanı ile hızlı adımlarla merdivenlerden inerek evden çıktı.

Bahçe de hazır bir halde bekletilen arabasına ilerlerken bahçe kapısında bekleyen Semih'in baş selamını bile görmezken arabaya yerleşti. Titreyen elleri ile kontağı çevirirken yüklendiği gaz pedalı ile bahçeden çıktı.
Titreyen ellerini saklamak ister gibi direksiyonu daha sıkı kavrarken gözlerinde hazır bekleyen yaşların özgürlüklerine kavuşarak elmacık kemiklerinden yuvarlanmalarına izin verdi. Yanaklarını ıslatan oradan boynuna doğru yol izleyen bazen de bacaklarına damlayarak pantolonunda koyu bir iz bırakan damlaları öfke, kızgınlık ama en çok da kırgınlık ile sildi. Sildikçe yerini yenilerinin aldığı yaşları tekrar silerken kısık çıkan sesiyle konuştu.

"Lütfen baba. Lütfen böyle bir şey yapmış olma. Bu sefer dokunma mutluluğuma. Bu sefer, lütfen. "

Arabayı büyük binanın önünde durdururken torpido da duran büyük güneş gözlüklerini gözüne geçirerek arabadan indi. Seri adımlarla asansöre gitti.
Giriş kattan aldığı haber ile şaşıran Deniz Işıl'ın neden geldiğini merak ederken hızlı adımlarla asansörün kapısına ilerledi.
Açılan kapıdan beklediğinin aksine dağılmış bir Işıl şaşkınlıkla konuştu.

"Işıl hanım. İyi misiniz siz?" Deniz'in sorusuna verecek cevabının ne olduğunu kendi bile bilmezken cevapsız bırakmayı daha doğru buldu.

"Kimseyi bağlama. Ateş ararsa da toplantıda dersin." Diyerek odaya girerek kapıyı kapattı. Beyninde dönüp duran kelimelerin ağırlığıyla daha fazla ayakta kalamazken koltuğa oturdu. Eline aldığı telefon ile rehberden Sarp'ı bularak ararken sesinin titrememesi için büyük bir çaba harcarken karşıdan gelen ses ile konuştu.

ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin