BÖLÜM 1.

34.3K 1.3K 97
                                    

Medya'da ki şarkı ile okumanızı şiddetle tavsiye ederiiz.

25.08.2010 (GEÇMİŞ)

ESLEM ÇELİK

Küçükken yastıklardan kendime küçük evler yapardım. Yastık yığınının içine girdiğimde yaşadığım dünyadan soyutlanır kendi pembe dünyamda annemi hayal ederdim. Büyüdükce yaptığım evler beni gizlemez oldu. Kırılan aynalar, babamın kalın ve korkutucu sesi küçük dünyamı da ele geçirdi. Artık eskisi kadar korkmuyordum. Annemi de özlemiyordum. Beni babamla bırakıp gitmiş olan annemi hiç özlemiyordum. Büyüdükce sorgulamaz oldum. Sessizlik en yakın arkadışım oldu. Hatta tek arkadaşımdı. Üniversitenin son senesinde dans kursunda Sedef'le tanıştım. Küt sarı saçları ve ela gözleri vardı. Benim gibi sessizligi arkadaş edinmiş biriyle vakit geçirmek ilgimi çekiyordu. Aramızdaki tek fark benim annem beni terk etmişti ve babam çok soğuk bir adamdı. Onun ailesi ise sedef için canını vericek insanlardı... Bu konuda onu hep kıskandım. Bazı geceler Sedeflerde kalırdım. Gecenin sonunda hep kendimi bulamadığım aile sıcaklığının verdiği buruklukla yatakta ağlarken bulurdum. Benim aksime daha neşeli ve renkliydi. Birkaç ay sonra Sedef Özgür'le tanıştı. Hiç normal bir hayatım olduğunu düşünmedim. Hala daha düşünmüyorum.
Sedefin ısrarları üzerine Özgür'ün doğum gününde Ağabeyi ile tanışmaya gittik. Daha doğusu Sedef ve Özgür beni zorla götürdü. Sedef Özgür'ün ailesinden biriyle tanışmanın verdiği gerginlikle yanında benide sürükledi. O gün kimsenin hayatına burnumuzu sokmamamız gerektiğini anladım. Hayat beni bir yaprak dalı gibi sürüklerken öğrettiği belkide en iyi şey buydu...

Aynadaki yansımama boş gözlerle bakar üstümdeki yeşil elbisenin çok kısa olduğunu fark ettim. Sedeftende anca bu beklenirdi. Fermuarımı çekmeye çalışırken çalan zille çıplak ayak merdivenlerden indim. Sedef üzerinde mor bir elbiseyle karşında duruyordu.

-Nerdesin sabahtan beri uğraşıyorum. Banane ya ben gelmek istemiyorum. Hem bu elbise çok kısa.

Her zaman ki huysuzluğumu sergileyerek üst kata çıktım. Bir yandan fermuarımı çekiştirip diğer yandan Sedefi dinlemeye çalışıyordum.

-Ya geldim bi sakin olur musun? Hayir benim heyecandan ölmem lazim senin beni sakinlestirmen lazim Özgür'ün dogum gunu bugun ay bak yine aklima geldi kim derdi ki biz cikicaz ve ben surpriz dogum gunu hazirligi yapip heyecanlanicam.

Hulyali hulyali bakıp yüzünde salak bir ifadeyle duvara bakarken elmin tersiyle Sedefi dürttüm. Pes doğrusu. Görmemişin sevgilisi olmuş. Hayır yani vıcık vıcık ne bu böyle.

- Aman canim aklima geldi dalmisim bakma oyle hadi hadi gec kaldik. Bakiyim oo tas gibi oldun tas bi goren bi daha bakicaz hadi cikalim cik cik cik.

Ellerini çıplak sırtıma koyup ittirdi. Utanmasa Özgür için beni pencereden atıcak. Bari sonunda üzülen Sedef olmasa.

-Şu fermarumu çekersen çıkıcaz ?  Bi bu eksikti Özgür beyde eşşek kadar olmuş ne dogum gunu. Beni ugraştiriyosun vizeler az kaldı.

Koskocaman adama doğum günü yaptığımız yetmiyor adam yüzünden sınıfta da kalıcaz. Elbisemin uclarından tutup birleştirdi. Fermuarı yukarıya çekip Özgür'ü savunmaya devam ederken gözlerimi devirdim.

-Deme askima bisey haberi yok zaten istemiyo inşallah ters bi tepki vermez eslem yaa

Ben vize diyorum o ne diyor. Aynada belime kadar gelen turuncuya çalan saçlarımı düzeltip Sedefe döndüm.

-Senin aşkına tüküriyim. Sana vize diyorum vize.

Belkide söylenip tavır yapabildiğim tek kişi Sedefti. Hayatımda bana değer veren tek insanın üzülmesini istemediğimdendi belkide bu tavırlarım. Kaybetmekten korktuğum şeyleri hep saklardım. Sonra onları sakladığım yerde bulamaz dakikalarca ağlardım.

HAZNEDARWhere stories live. Discover now