7.BÖLÜM

13.6K 634 34
                                    

ESLEM ÇELİK

Eve geldiğimizde üstümü değiştirip saçlarımı topladım. Madem herşeyi öğrenmem için Savaşa yemek yapmam gerekiyordu bunu yapıcaktım. Aşağı indiğimde Savaş aynanın önündeki fotoğrafa bakıyordu. Mezuniyette Savaşla çekildiğimiz bir fotoğraftı. İlk ve son fotoğrafımız. Üstümde kısa mavi bir elbise vardı. Savaş elini belime koymuştu ve bana bakarak gülümsüyordu. Ben ise bizi çeken Özgüre bakarak gülüyordum. Ürperdiğimi hissettim. Mezuniyetten bir gece önce babamla kavga etmiş ve sabaha kadar ağlamama rağmen fotografda gözlerimin içi gülüyordu. Bu hep böyle değil miydi ? Savaşın yanına gittiğimde hep böyle gülüyordum. Sesimi çıkartmadan mutfağa geçtim. Buzdolabından tavuğu çıkarıp tezgaha bıraktım. Daha sonra domates ve biberleri çıkardım. Domatesleri soyarken Savaşın konuşmasıyla kapıya baktım. Kapının pervazına yaslanmış bana bakıyordu.

-Mehmet Hakanoğlunun davasini mi aldin? Dedi

Davayı alalı iki ay olmuştu. Oturup doğru düzgün çalışmayı bırakmıştım. Bu gidişle işimden olucaktım.

-Evet. Tanıyor musun ? Dedim meraklı çıkan sesimle.

Nedense içimde onu tanıdığına dair bir his vardı. Domatesleri doğramayı bitirip soğanları ince ince kesmeye başladım.

-Hakkinda iyi seyler duydum. Senin gibi iyi bir avukatla calismasi cok iyi bir sans olmus. Davayi kazanabilicek gibi misiniz?

Benim kadar onun sesinde de gizli bir merak vardı. Bu konu ilgisini çekmiş gibiydi. Ya da sacede benim kuruntumdu. Gerçi Savaş gibi bir adamdan herşeyi beklerdim. Mavi gözleri üstümde gezinirken artık yanında eskisi kadar rahat edebildiğimi fark ettim. Ona bir şans ver Eslem. Ona bir şans ver ve olucak iyi şeyleri yaşa.

-Evet herşey yolunda. Bu dava benim için çok önemli. Mafya davası adamlar çok dişli. Tehdit falan ediyolar ama pek bi sonuç çıkmaz.

Bazen ona karşı bu kadar açık sözlü olmam beni bile şaşırtıyordu. Ne kadar olmuştu başbaşa birlikte vakit geçirmeyeli. Neden bunu bize yapıyordum. Tavuk sotemi pişmeye bırakıp ellerimi yıkadım.

-Ve bana bunu yeni mi söylüyorsun sen?

Tek kaşını kaldırıp yanıma geldi. Yine sinirlendirmeyi başarmıştım. Bunu nasıl beceriyorum ben bile bilmiyorum.

-Savaş ben sana genelde hiçbirşey söylemiyorum. Sen kendin öğreniyorsun. Hem büyütülücek birşey yok.

Bu doğruyordu. Onunla hiçbirşey paylaşmıyordum. Kabul etmek istemediğim duyguların ayaklanmış ve isyan bayraklarını çekmişti. Mavi gözlerine her baktığımda orda sevilmeyi bekleyen o çocuğu görüyordum. Ve ben o çocuğu seviyordum.

-Iyi bundan sonra benim öğrenmeme gerek kalmadan senin benimle paylaşmani istiyorum.

Ve bu çocuktan nefret ediyorum. Bir insanı hem bu kadar sevip hem de bu kadar sinir olmak ne kadar normal. İki dakika normal konuşmaya gelmiyor. Hayır sen sinirleniyorsun ben sinirlenemiyormuyum.

-Sen şu isteklerini tek seferde söylesene. Hayır her konuşmamızda bir yenisini ekliyorsun. Dedim en sonunda isyan ederek.

-Liste yapar mail atarim.

Rahat tavırları beni deli ediyordu. Nasıl bu kadar gıcık olmayı başarıyordu. Çift karakterli gibiydi. Benim yanımda sakin ve hoşgörülüydü. Tamam bazen deliriyordu ama buna bile razıydım. Belki de anormal olan bendim. Herkesin korktuğu adamın yanında huzurlu hissediyordum.

HAZNEDARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin