17.BÖLÜM

6.2K 308 27
                                    

SAVAŞ HAZNEDAR

Eslem elindeki limonatayı masaya bırakarak kızlara birşeyler söyledi. Cafedeki yoğun sese rağmen hoş kıkırtıları kulağıma doluyordu. Girdiği her ortamda güneş gibi doğuyor,dikkatleri üzerine çekiyordu. Burada böylece durarak onu saatlerce izleye bilirdim. Üzerine mavi bir elbise giymiş saçlarını düzleştirmişti. Masaya doğru ilerleyerek Eslemin arkasına geçtim. Sedef geldiğimi gördüğü halde sesini çıkarmadı. Özgür'e iş kitlediğimi öğrendiğinde yüzünün alacağı tepkiyi merak ediyordum. Ne yani hep ben mi uğraşacaktım. Eslemin başına şevkatli bir öpücük bıraktım.

-Merhaba güzelim.

Eslem ışıl ışıl parlayan gülümsemeyle ayağı kalkıp kollarını boynuma sardı. O kadar içten bir "canım"döküldü ki dudaklarından sevgisinin altında ezilebileceğimi düşündüm. Hep bunu istemiştim. Şimdi hayalimi yaşadığıma inanamıyordum. Masada ki kızlar aynı anda "hoşgeldin" demişlerdi. Sedef daha fazla dayanamayarak;

-Özgür gelmedi mi ? Dedi hayal kırıklığı içinde.

-Toplantida ben giderken yavru kopek bakislari atiyordu en son.

Çok dil dökmüşdü gelmek için ama birinin kalması gerekiyordu. O kişi ben olmayacağıma göre tabi ki özgür kalacaktı. Sedef gözlerini kısarak yüzüme bakarken, diğer kızlar bu duruma gülüyordu.

-Çok kötüsün. Dedi kollarını birbirine dolayarak.

Aramızda geçen tatlı ama kısa bir sohbetten sonra Eslemi alarak cafeden çıktım. Bugün ikimiz için çok güzel planlarım vardı. Esleme hiç süpriz yapmamıştım. Sevinsin istiyordum. Yaşadığımız onca kötü olaydan sonra bana bu denli bakan ve canım diyen bir kadına ne yapsam az kalırdı. Eslem arabaya bindikten iki dakika sonra dayanamayarak konuştu. Çok sabırsızdı.

-Nereye gidiyoruz ?

-Surpriz. Dedim kısaca. Bunun onun için yeterli bir cevap olmadığını biliyordum. Ama kocaman gözleri çocuksu bir heyecanla dolmuştu bile. Gülümsemesi büyümüş sanki başka bir ruh haline bürünmüştü.

-En azından bir ipucu vere bilirsin.

Tatlı tatlı gülümseyerek beni kandırabilecegini sanıyor ve yanılıyordu.

-Hayir guzelim istiyosan biraz kestir cunku yolumuz biraz uzun.

Gözlerini devirerek elini radyoya uzattı. En azından söylemeyeceğimi kabul etmişti. Radyoda çalan sıla sarkısına eşlik etmiş. Benimle uzun uzun konuşmuş en sonunda da uyuya kalmıştı.

* * *

-Hayatim... Hadi kalk bak nereye getirdim seni?

Savaş'ın huzur verici sesiyle araladım gözlerini. Ne ara uyuya kalmıştım. Savaş arabadan inerek benim kapımı da açtığında beni oldukca şaşırtmıştı. Odun olmasına odundu ama ne zaman beni şaşırtacağını iyi biliyordu. Arabadan indiğimde gördüğüm manzara tek kelimeyle harikaydı. Önümüzde duran muhteşem bir ev ve renk renk çicekli bir bahçe bize kucak açıyorduk. Kaç çeşit çiçek olduğunu sayamıyordum. Ama gözüme ilk çarpan papatyalar olmuştu. Kusursuz bir görüntüydü bu.

-Burası neresi ?

Uykulu sesimle sorduğum sorunun yanıtı oldukca güzeldi.

HAZNEDARWhere stories live. Discover now