23.Bölüm

4.2K 212 28
                                    

Yorgun bedenim yatakla buluşana kadar düşündüğüm tek şey uyumakken şimdi bir sağa bir sola dönmekten uyuyamıyordum. Savaş gelene kadar uyuyamayacağım da ortadaydı. Sedef'in kınası ve erkeklerin sözde bekarlığa vedası aynı otelde olsada sadece bir kere yüzünü görmüştüm Savaş'ın ve bu müthiş bir huzursuzluk olarak bana dönmüştü. Anlayamadığım birşey vardı. Normalde olduğundan gergin ve sinirliydi. Üstelik bunu bana yansıtmamak için kendisi ile nasıl bir savaşın içine girdiğini hissediyordum. Savaşı bu kadar rahatsız eden neydi? Bana söylemek istemediği, sakladığı ne olabilirdi? O kadar hazırdım ki onunla birlikte bütün sorunları gögüslemeye...  Onun yatağında onsuz yatmak berbat bir duygu! Kafamın içinde kuyrukları birbirine bağlı olan tilkiler yatak odasının kapısının açılmasıyla farklı yerlere kaçıştılar.

"Savaş? " dedim yatakta doğrulurken. 

" Benim güzelim. Kalkma uykun açılmasın"

"Nerede kaldın? "

Saat neredeyse ikiyi geçiyordu ve bunu sormak benim en büyük hakkımdı. Yada ben öyle sanıyordum.

" Hesap mı soruyorsun Eslem? "

Beklemediğim bu ani çıkışla beraber gelen hayal kırıklığı ile baktım buz mavisi gözlerine. Hesap sorduğum falan yoktu. Sadece onun için endişeleniyordum. Sarhoş mu olmuştu?

" Senin için endişeleniyorum.  Seni merak etmem hesap sormak mı oluyor?"

Ağır adımlarla yaklaşarak yatağın ucuna oturdu. Öfke? Bana herzaman huzur veren gözlerinde saf öfke vardı.  Ben mi birşey yaptım diye düşünmekten kendimi alamazken Savaş beklemediğim birşey yaparak beni öptü. Dolgun dudakları, dudaklarımı hırsla öperken daha ne olduğunu anlamadan sırtım yumuşak yatakla buluştu. Nefesindeki alkolun kanıma karıştığını ve benide sarhoş ettiğini hissettim. Ve aylar sonra ilk defa savaştan korktum. Sarhoş ve öfkeli Savaş... Zaten öfkeliyken ne yapacağı belli olmazken şimdi alkollü olması beni deli gibi korkutmuştu.Elleri izinsizce bedenimi dolaşmak için yola çıktığında göğsüne koyduğum ellerimi var gücümle ittim. Nefes nefese geri çekildiğinde göğsündeki ellerimi sıkıca kavradı. Biraz daha böyle davranmaya devam ederse ağlayacaktım. Neden? Neden böyle davranıyordu? Kendimi değersiz bir paçavra gibi hissettim. Kafasını boyun girintime yaslayıp kokumu içine çekti.

"Neden? "dedi benim sormak istediğim soru dudaklarından dökülürken.

" Neden beni istemiyorsun?"

"Sarhoşun. " dedim boğazımdaki yumruya galip gelerek. Ama bana neden böyle davranıyorsun diyemedim.

" Seni istemem suç mu? Benden gitmeden seni doya doya sarmak istemem suç mu Eslem? "

İri damlalar yanaklarıma doğru süzülürken bakışları beni buldu. Söylediği her söz ruhuma ağır bir darbe indirirken mavi gözlerine baktım öylece. Bana güvenmiyordu.

"Bana güvenmiyor musun?" 

Bileğimdeki sıkı baskılar azaldı ama yok olmadı.

"Sana acı çekeceğin bir gerçeği söylemeseydim, benden nefret eder miydin? "

Bana sensizlikten başka hiçbirşey acı vermiyor demek istedim ama bunu söylemek yerine iç çekmeye devam ettim.

" Acı çekmeme izin vermezsin."dedim ama inatla nefret ederim yada etmem demedim. Etsemde ona olan aşkım yüzünden gidemezdim ve bu bana gurursuzluk olarak geliyordu.

"Ne olursun benden nefret etme."

İzin vermem demeden boynumda sızıp kalan koca adama ağlaya ağlaya baktım. Korkuyordum ve bunun tek sebebi yine bendim. Savaşı bu hale ben mi getirmiştim? Acı çeken ama aşkı yüzünden bir adım uzağıma gidemeyen bir adama dönüşmüştü.

HAZNEDARWhere stories live. Discover now