13. BÖLÜM

7.8K 430 21
                                    

"Hep kaybedeceklerimize mi aşık oluyoruz;
Yoksa aşık olduklarimizi mi kaybediyoruz hep?

Kahraman Tazeoğlu"

-Sorunun cevabı bir kaosa dönüşecek-

ESLEM ÇELİK

O kaos çoktan bizi içine almıştı. Bir yandan Sedef ve Özgür'ü düşünürken diğer yandan Savaş ile olan durumu mu düşünüyordum. Aramızda göremediğimiz ama hissettiğimiz büyük bir sorun vardı. Savaş belki de Sedef gibi kendini suçladığı için uzak ve umursamaz davranıyordu. Bu duruma daha ne kadar katlana bilirdim bilmiyordum. Yanımdayken bile varlığının farkına varamıyordum. Aramızda başlayan bir ilişki olmamasına rağmen bir anda yakınlaşmışık ve bir anda kopmuştuk. Evet doğru kelime buydu. Biz çoktan kopmuştuk. Ne istediğimi bilmiyordum. Belkide Savaşın korktuğu olmuş ve ben Sedefin düşüncelerine hak vermiştim. Ya da hiç bu kadar sessiz kalmadığım, neler olduğunu öğrenemediğim için bu hale gelmiştim. Ben bu değildim ki... O kadar insanı savunan kendinden emin kadın ben değildim. Aynaya her baktığımda başka bir kadın görmekten yorulmustum. Bir hafta sonra bir duruşmam olmasına rağmen ben hazır değildim. Kendim için değil bana güvenen boşanma davasını bana veren Canan Hanım için endişeleniyordum. Saat üç gibi buluşucaktık. Bunu Savaşa söylemek istemiştim ama her seferinde geçiştirmişti. Işte sorun buydu. Beni anlamaya çalışmıyor kendi düşüncelerini diretiyordu. Elimdeki kitabı koltuğa bıraktığım da Sedefin hala telefonla uğraştığını gördüm. Sürekli ağlıyordum. Özellikle yalnız kaldığımda. Sedef gibi düşüncelerimi dışa vurmadığım için bir şekilde üzüntümü ağlayarak atarım sanıyordum. Ama yanılıyordum.

-Biz geldik.

Savaş ve Özgür sabahtan beri ortalıkta yoklardı. Bir kaç günden sonra ilk defa doğru düzgün görmüştüm ikisinide. Saat 14:00'ü gösteriyordu. Bir saat sonra Canan Hanımla görüşmem vardı. Keşke ben çıktıktan sonra gelselerdi. En azından Savaşla yeni bir tartışmaya adım atmazdım. Aşk böyle acı verici bir hisse ömrüm boyunca aşık olmak istemiyordum.

-Hoşgeldiniz.

Benden ses çıkmıcağını anlayan Sedef araya girmişti. Bir kaç gündür Savaşla olan küçük çaplı tartışmalarımız Özgür'ü de etkiliyordu. Oldukca sinirli olan ağabeyi her seferinde ona patlıyordu.

-Ne yaptiniz bi sorun var mi ?

Savaşın yönelttigi soru çogul olsada bana sordugunu biliyordum. Sedef araya girmeden konuştum.

-Senin laf çarpmaların dışında mı ? Yoo yok.

Bir anda Sedefi savunma iç güdüme yenik düşmüştüm. Üstelik ortada savunulucak bir durum yokken. Oturduğum koltuktan kalkıp Sedefin yanına oturduğumda Savaşın sinirli bakışları üzerimdeydi.

-Çünkü sen hic çarpmiyorsun. Neyse yemek yediniz mi?

Kızıyordum. Neden bu kadar kızdığımı bilmeden kızıyor, bağırıyordum. Bizim canımız yanarken onun da canı yansın istiyordum. İlk defa aşık olmuyordum ama ilk defa bu denli korkuyor, her seferinde ileri adım atma kararımdan sonra geriye adım atıyordum.

-Yok ama laflarınla doymuş kadar olduk.

Saate baktığımda erken olsa bile evden çıkmamın iyi olucağını biliyordum. Buluşucağımız yere erken gidip kafamı dinlerdim.

-Eslem tamam. Bizim aramız bozuk diye siz niye aranızı bozasınız.

Bak Sedef beni nasıl anlıyor. Onu savunduğumu biliyor. Savaş Bey hala kendi dedikleri olsun diye diretsin.

HAZNEDARWhere stories live. Discover now