24.Bölüm

4.2K 222 43
                                    

Babam'ın öfkeli sesi evin içinde yankılanırken içimde birşeylerin hareket ettiğini hissettim. Kavgayı, gürültüye alışkındım ama bu sefer ettikleri kavga hiçbirine benzemiyordu. Bu sefer annemde en az babam kadar öfkeli en az babam kadar herşeyden vazgeçmiş görünüyordu. Odamdan çıkmakla çıkmamak arasında gidip geldiğim ikilem yaşarken annemin öfkeli sesini, isyanını ve bıkkınlığını duydum. Haksız sayılmazdı. Başka bir kadının koynundan çıkıp gecenin bir yarısı eve gelen kocasına karşı daha ne kadar sessiz kalabilirdi? 

"Yeter artık! Ne biçim adamsın sen? Daha fazla bu iğrençliğe katlanmayacağım."

"Defol git o zaman! "

Git... Babamın hiç tereddüt etmeden sarf ettiği sözler kalbimin üzerine otururken odadan çıktım. Salonun ortasında karşı karşıya durmuş kavga ederlerken varlığımdan haberdar bile değillerdi. Annem sanki bunu bekliyormuş gibi bavulunu eline aldı. Zaten gitmeyi mi planlıyordu? 

"Anne. "dedim fısıltı halinde çıkan sesimle. Sesimi duyan annem bana doğru bir adım atacağı sırada babam bileğini kavradı ve bana gelmesine engel oldu.

" Sakın ona yaklaşmayı deneme! Eslem burada kalacak, sende defolup gideceksin. "

Ne gitmesinden bahsediyordu babam? Annem giderse ben ne yapardım sorusu kafamda çığlık çığlığa yankılanırken anneme doğru yürüdüm. Babamın buna hakkı var mıydı? Annem babamın elinden bileğini kurtararak kapıya yöneldi. Birşey demesini bekledim. Ben kızımı bırakmam demeliydi, benide kendiyle birlikte götürmeliydi.

"Anne... "ağlamaya başlayan annem önce babama sonra bana baktı. Babam beni kucağına alırken ondan kurtulmak ve anneme gitmek için hem ağlıyor hemde çırpınıyordum.

" Özür dilerim bebeğim. "

" Anne, gitme. "
     
                 *           *           *

Yılların getirdiği yorgunluk kırışan göz kenarlarından belli oluyordu. Kaç yıl olmuştu? Saymayı bırakacağım kadar çok... Kalbimin buz tutmasına rağmen kanımın ateş gibi damarlarımda dolaşmasını ve canımı yakmasına izin verdim. Sanki damarlarım kanımın sıcaklığı ile eriyordu.

"Kızım." dedi son derece iyi rol yaparak.

Cevap vermek yerine tıpkı onun yıllar önce bana yaptığı gibi arkamı dönüp gitmek istiyorum. Ama ayaklarım bana ihanet ederek buna izin vermiyordu. İleriye bir adım atsam yere kapaklanacaktım. Titreyen bacaklarım bunun en büyük kanıtıydı. Senede bir iki defa anca görüştüğüm babam şuan annemin karşımda durduğunu bilseydi ne yapardı? Yıllarca bana nefretle bakan babam bile pişman olmuşken ve ben onu bile affetmemişken bu kadını mı affedecektim.

"Hangi yüzle geldin?  Git buradan!"

"Bebeğim... "

" Sus! Bana bebeğim deme."

Kendi sesim kulaklarıma yabancı gelirken arkamı döndüm. Ne Sedef'in bu güzel gününü onun için mahvederdim ne de kendimi bu kadar insanin arasında açık ederdim. Attığım her adımda topuk sesim havaya karışırken sivri topuklarımla kendi yüreğimin üzerinde tepiniyormuşum gibi hissediyordum .

"Kızım gitme. "

Peşimden gelemeyecek kadar korkak olduğunu biliyordum. Oysa ben daha on yaşındayken ve o giderken" anne gitme. " dediğimde peşinden gidecek kadar gözü karaydım. Hep babamı suçlarken, bir başkası için evimizi başımıza yıktığını düşünürken asıl yıkımı yapan annem olmuştu. Başka bir adama gitmek için beni kurtulmak istediği babamın insafına bırakmıştı. Senelerce yüzüme nefretle bakan babam bile bana arkasını dönüp gitmezken o gitmişti. Salona girdiğimde herkes bıraktığım gibi çılğınca  eğleniyordu(!) ki bu durumda neden demeden edemiyordum. Neden bir tek benim hayatım bu kadar berbat? Neden dünyada acı çeken tek insanmışım gibi hissediyordum? Gelin masasında oturmuş beni bekleyen Sedefin yanına ulaştığımda anlamlandıramadığım bir biçimde bana baktı. 

HAZNEDARWhere stories live. Discover now