4.BÖLÜM

17.6K 873 48
                                    

ESLEM ÇELIK


Hayat elimizden en sevdiklerimizi alırken yaşımıza bakmıyordu. Önümde 35 yaşındaki bir kadının boşanma davası vardı. Daha dün kocasından şiddet gördüğü ve adam eve zorla girdiği için uzaklaştırma almak için mahkemeye başvurmuştuk. Sabah kadının ölüm haberini almıstım. Adam gece yarısı içip içip kadının kapısına dayanmıştı ve kadını bıçaklamıştı. Işin en kötü yanı 7 yaşındaki kızlarının olan herşeyi görmüş olmasıydı. Kendimi hep şanssız bir çocuk olarak görmüştüm. Hatta şanssız bir insan. Hayat bana umursamaz bir anne, sinirli bir baba , beni sapık gibi takip eden aşık bir adam ve uyuşturucu bağımlısı bir erkek kardeş vermişti. Bunun yanında iyi olan tek şey Sedefti. Savaşda bu hayattan gelen en güzel hediyeydi. Ama bu hediyenin iki yüzü vardı. Birisi aşık olan savaş diğeri her haliyle babama benzeyen savas. Hep ikinci yüzünü görüyor gibiydim. Birinci yüzünü görmemi engelleyen bir lanet vardı üstümde. Yanımdayken bir sorun yoktu. Gittiğinde başlıyordu sorunlar. Onu reddettiğimden beri daha kötü bir adama dönüşüştü. Sadece bana karşı bir merhamet gösteriyordu. Kimseye merhamet etmeyen yanından nefret ediyordum. Nefret ettiğim kadar korkuyordum da. Üstümde 10 yaşımdan beri beni takip eden kara bir bulut vardı. Annem gittiğinden beri beni takip eden bir lanet. Aşk birgün bitiyor ve yerini ihanete yada sevgiye bırakıyordu. Babamın aşkı bittiğinde ihanete sığınmıştı. Belkide annem bunu bildiği için gitmişti. Benden iki yaş küçük bir kardeşim vardı. Babam annemi aldatmıştı ve bunu ben daha 8 yaşındayken yapmıştı. Annem bunu öğrendiğinde evde büyük bir kavga çıkmıştı. Daha babam aşık olduğu kadından olan çocuguna bakamazken bir orospudan peydahladığı çocuğ mı babalık yapıcaktı. Başka bir kadından olan kardeşimi yıllarca öldü zannettim. Annemin bunları öğrenip gitmesi üzerine babam diğer kadından çocuğu aldırmasını istemişti. Bunları biliyordum çünkü babamın telefonla konuşmasını duymuştum. 17 yaşımda bunu yüzüna bağıra bağıra söyledim. Ilk tokatımıda o zaman yedim. Sonrası yatılı okul ve boş bir hayat. Savaşa bunu anlatamıyordum. Onu babama benzettiğimi söyleyemiyordum. O da sevdiği kadın için çocuğunu bile feda edebilicek bir adamdı bunu görüyordum. Beni aldatırmıydı bilmiyorum ama babama benzeyen yönleri beni ondan uzaklaştırmaya yetiyor. Öte yandan mavi gözleri ve derin bakışları kendine çekiyor. Bu yasak elmayı yemek gibi bir şey. Ben lanetli bir kızdım o karanlık sokakların prensiydi. Fazla tehlikeli ve zararlıydı. Dokunsam yanıcaktım.

Savaş benim yüzümden yanmaya razıydı. Korkaklığın ondan uzaklaşmamı sağlıyordu. Oturduğum koltuktan kalkıp masadaki soğumuş kahvemi aldım. Bu aralar çok kahve içiyordum. Azaltsam fena olmaz. Mutfağ gidip soğumuş kahveyi döktüm. Zil çaldığında gözüm duvardaki saate takıldı. Saat 13.15 di. Bu saatte sedef hastanede olurdu. Bu evede sedefteb başkası girmezdi. Bir ara Savaşta sık sık geliyordu. Sonra hiç gelememeye başladı. Tabi bunda benimde büyük bir payım vardı. Her gece aynı saatte kapıma geliyor ordan odamın olduğu balkona bakıp gidiyordu. Düşüncelerimde boğulup ölücem. Kapıyı açtığımda karşımda Sedef vardı. Yüzündeki gülümsemeye bakılırsa benden birşey isticekti. Yavru köpek gibi bakıyordu. Ve ben köpeklerden korkarım. İçeri gireli 10 dakika olmuştu. Tam 10 dakikadır beni ikna etmek için bir takla atmadığı kaldı.


-Eslem bak Ozgurun ailesiyle tanisicam diyorum gelmen lazim. Ben naparim tek?


Bu soruyu benden çok kendine soruyordu. Allah aşkına benim rizede ne işim vardı. Kendi söylüyor o tanışıcak ben değil. Dış kapını. Dış mandalıyım. Zaten başımda bin tane bela var. Mesela kardeşimi uyuşturucu belasından kurtarmam lazım. Birde ölen kadının kızıyla konuşmam lazımdı. Ahh birde babamla olan kavgalarımız vardı. Bu konunun üstünde durmuyorum artık. Sedef Semihi ve babamı biraz anlatmıştım.

HAZNEDARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin