2 -Beklenmedik Misafir-

40.4K 1.1K 43
                                    

Eve girdiğinde ilk işi üzerindekileri bir çırpıda yırtarcasına çıkarıp hemen kendini banyoya atmak olmuştu.

Sıcak su vücudundan süzülürken biraz daha kendine gelmiş, yaşadıklarını idrak edince sıcak suyun etkisiyle gevşemiş bedeni yeniden kaskatı kesilmişti. Sıcak suyun altında adeta üşüyordu.

Dün gecenin izlerini hem zihninde hem bedeninde taşıyordu.

Bir an önce hem bedenindeki hala varlığını hissettiren adamın dokunuşlarından hem de zihnindekilerden kurtulmak istiyordu. Yoksa bedeninden silinip yokulup giden izler zihnine siner yavaş yavaş duyduğu rahatsızedici duyguyla kendini kaybederdi.

İyice yıkanıp suyu kapattı. Aynanın önüne geldiğinde buhardan dolayı terlemiş aynayı eliyle temizleyip aynaya yansıyan aksine baktı.

Gözleri şiş, gözaltları mosmordu. Yüzünün rengi bembeyazdı. Günlerdir uyumamış gibi yorgun, bitkin hissediyordu. Etrafındakı olaylara tepki veremeyecek kadar ruhsuz, düşünmek işin üşeniyor haldeydi. Biraz uyumak kafasını toparlamak istiyordu.

Bornozunu üzerine geçirip havluyu saçına gelişi güzel bir şekilde sardı.

Yatak odasında tualet masasının önüne geçip oturdu. Saçlarını taradıktan sonra gözüne çarpan ilk şey masanın bir kenarında vazoda duran kurumuş güller olmuştu.

Ablası kendini daha iyi hissetsin diye getirmiş ve yatak odasına bırakmıştı.

Daha bir hafta önce bu güller capcanlı kırmızı renge, çok güzel kokuya sahipken şimdi dokunsa dökülecek her an mahvolacak gibi duruyorlardı.

Aslında biz canlılar da öyleyiz.

Mutluyken bahar görmüş güller gibi açarız hüzünlüyken solarız.

Leyla daldığı düşüncelerden telefonuna gelen mesaj sesiyle kendine geldi.

•Annem..

Kızım bu akşam lütfen eve gel bizimle yemek organizasyonuna katıl. Seni çok özledik.. Öpüyorum bebeğim..

Mesajı okuyunca gözünden istemsizce bir damla yaş süzülüp yanağından aşağıya doğru kendisine yol çizdi.

Evini, ailesini ne kadar çok özlemişti. Ama gidemiyordu yüzlerine bakamıyordu.

Sevdiği adamın ihaneti üzerine herkesten utanır olmuştu. Oysa ki, onun tek suçu masumca sevmek olmuştu.

Belki de sevdiğini sanmıştı.
Aralarında güçlü ve tutkulu sevgi bağı olmasa da ilişkilerinin geleceği olduğunu düşünmüştü hep.

Şimdi mantıkla düşününce kendine zıt bir ilişki yaşamıştı. Aşk yoktu ilişkilerinde. Ve onun gibi aşkın gücüne inanan kadın nasıl böyle bir hataya düşmüştü aklı almıyordu.

Ve o ihaneti öğrendiğinde ailesi onu suçlamamış hatta ona sevgi dolu kucak açmışlardı.

Ama yapamıyordu işte.

Ve dün gece ailesinin yüzüne bakamayacak hale gelmek  için bir şey daha yapmış kendini tanımadığı, bilmediği bir adama teslim etmişti.

Geceyi hatırlayınca kasıklarındaki sızıyı fark etti. O adamı ve dokunuşlarını düşünürken kalbi sanki yerinden çıkacakmış gibi hızlı atmaya başlamıştı, nedensizce gerilmişti.

O adamın bakışlarını, gülünce tüm yüzünü kaplayan gülüşünü unutamıyordu. Sırf ona karşı kendini kontrol etmeye çalışırken kaşlarının çatılması ve başını döndüren erkeksi kokusu aklından çıkmıyordu.

Ateş'in İzleri Where stories live. Discover now