8 -Yıldızlar avuçlarımda-

24.1K 920 22
                                    

Leyla uzun zamandan sonra ilk defa yürüyüşe çıkmıştı. İki tarafı da ağaclarla kaplı koşmak için olan bu alan ona hep huzur veriyordu.

Koşu yoluna girince adımlarını hızlandırdı. Sanki hızlı adımları ile hem kendinden hem de düşüncelerinden kaçmak istiyordu.

Her nefes aldığında aklına Mert'li ve Sude'li fikirler geliyordu. Aklını zapt eden fikirler onu boğuyor, nefes almasını zorlaştırıyordu.

Kızgındı. Öfkeliydi..

Hiç kimse suçlu değil! Bir tek sen. Üst üste hatalar yaptın. Öl geber Leyla! Senden nefret ediyorum. Neden gittin o tanımadığın adamla seviştin? Yapacak başka delilik bulamadın mı? Yiğite aşık bile değildin!

Kendi kendini suçlarken ne kadar hızlandığının farkında değildi.. Ciğerlerinin konuşma şansı olsaydı en afilli küfürleri Leyla'ya armağan ederlerdi.

Nefes nefese kalıncaya kadar koşmuştu.

Soluklanmak için en yakınındaki ağaca yaslandı, gözlerini kapatıp kalp atışlarının normale dönmesini bekledi.

Dün gece hiç uyumamıştı. Ali'yi eve bıraktıktan sonra gizli mabedine gitmiş ve tüm gece gökyüzü ağarana kadar yıldızları sonra ise siyahın maviye yenik düşmesini izlemişti.

Yıldızlara bakınca bile gözlerinin önünden bir çift ateş gibi bakan gözler ve o gözlerden sanki içine işliyormuş gibi çıkan kıvılcımlar gitmek bilmiyordu.

Ona duygusuzca bakan tanıştıkları günden defalarca acımadan onu kıran ama sonrasında onu kucağına alıp sessiz şefkati ile yaralarını iyileştirmeği başaran adamın bir çift gözleri gününe, gecesine sahiplenmiş durumdaydı.

Kendisini salak liseli kızlar gibi hissediyordu. Onlar bile benden daha akıllıca davranıyordur kesin diye düşünüyor kendisine, aptal hallerine lanetler yağdırıyordu.

Tüm gece boyunca düşünmüş, düşündükce sinirlenmiş, sinirlendikçe yastığa, yorgana tekme tokat dalmıştı.

Bu hallerine olumsuzca başını salladı.

Umutsuz vakaydı.

Bir süre dinlendikten sonra geldiği yoldan koşarak geri döndü.

Evin kapısını açıp içeri geçtikten sonra kapıyı kapatıp anahtarları sehpanın üzerine bıraktı.

Üzerindekilerden bir çırpıda kurtulduktan sonra hemen koşar adımlarla banyoya girdi. Sıcak suyu açıp suyun kendisini rahatlatmasına ve vücudunun gevşemesine izin verdi.

Bir süre böyle haraketsiz durduktan sonra saçını şampuanlamış, iyice yıkandıktan sonra bornozunu üzerine geçirip banyodan çıktı. Saatin daha erken olduğunu görünce mutfağa gidip kahve yapmaya karar vermişti.

Kahve kavanozunu bulmak için çekmeceleri karıştırdı. Mutfak konusunda hiç iç açıcı durumda değildi.

Annesi onun bu arayışını görse elini alnına koyar "Ah benim bu kızım kiminle evlenirse o adama tazminat ödemek gerekir." derdi.

Ah vah ederdi.

Aklına annesinin söyledikleri gelince yeniden Mert'i hatırladı.
"Neden ya?! Çık aklımdan!"

Sonunda aradığını bulunca hızlı bir şekilde kahvesini hazırlamaya koyuldu.

Kahvesini içerken mutfak penceresinin kenarına yaslanıp dışarıyı, yeşilliği izlemeye dalmıştı.

Ateş'in İzleri Onde as histórias ganham vida. Descobre agora