22.. Sarıl ki unutayım.

14.7K 617 30
                                    

Uzun zamandan sonra gelmiş bir bölüm.. Uykuya hasret ben.. Ve sizi çokca özleyen ben.. Can okurlarım, bölüüüm geldi... Yorumlarını bekliyorum🙇🏻 size iyi okumalar..







Mert deliler gibi odasında bir o yana bir bu yana volta atarken gördüğü manzarayı tekrar tekrar beyninde canlandırıyor, bıkmıyor yeniden başa alıyor hatırlıyordu.

Öfkesinin etkisiyle yumruk halinde sıktığı elini masanın üzerine vurup "Lanet olsun!" diye bağırdı.

Ben onun saçlarına bile dokunurken incinmesinden korkarken o kim ki ona dokunuyor?! Ben onu bu kadar çok severken, her an yanımda olmasını isterken benim kadınıma hangi cüretle dokunuyor!!

Beyninde deli fikirler bir biriyle çarpışırken cebinde çalan telefonu son anda fark etti.

Arayanın kim olduğuna bile bakmadan telefonu kulağına götürüp sinirli olduğunu belli eden sesiyle "Alo" cevap verdi.

"Alo değil abi Can!" karşıdan gelen sesin sahibi Mertin aksine gayet neşeliydi.

Bıkkınlıkla elini saçlarının arasına daldırırken "Kusura bakma Can, dalgındım." dedi.

"Her neyse. Abi ben yarın dönüyorum, seninle konuşmam gerekiyor, sizin şirketin orada Beat kafede buluşalım mı?"

"Olur. O zaman ben çıkıyorum."

Odadan çıkarken sekreterine gerekli bilgileri not etdirdikten sonra sakin bir şekilde şirketten çıkmış ve kafeye doğru yürüyerek gitmişti.

Kafenin küçük ama çiçeklerle süslü bahçesinden geçip içeri girdiğinde tam karşısındaki Leyla ile Canı sohbet ederken bulunca içinden Leyla ayağıma geldi, hesap sorma zamanı küçük cadı diye geçirdi.

Her ne kadar Leylayı görünce huzuru iliklerine kadar hissetse de bunu Leylanın bilmesini gerekli bulmadı. Hesap sormadan, dersini aldırmadan gülen suratını göstermeyecekti.

Masaya yaklaşıp Can ile selamlaşdıktan sonra Leylanın yanındaki yere geçip oturdu. Leylanın bakışlarının üzerinde olduğunun farkındaydı ama hiç oralı olmuyordu.

Leyla onun soğuk tavırlarından sinirlendiğini  parmaklarını masaya vurarark çıkartığı tıkırdı seslerinden ve ara ara sesli nefes verişlerinden belli ediyordu.

En sonunda yüzüne dağılan saçlarını geriye savurarak masadan kalkıp tualete gidiyorum dediğinde beklediği fırsatı yakalamıştı.

Leylanın şaşkın hallerini, hızlı hızlı kırpıştırdığı gözlerini ve heyecanlanınca alnından damla damla terlerin yuvarlanıp akmasını izlemek ona keyif veriyordu. Ama şimdi hesap sorması gerekiyordu.

Dudaklarına sakın bakma, onlar senin dikkatini dağıtıyor diye küçük hatırlatmalarda bulundu kendisine.

Leylanın Alihanı görünceki huzursuzluğunun sebebini çok merak ediyordu.
Alihanın attığı arsız bakışlar.. Ve önemlisi tatil..

"Tatile mi gittiniz?" kanını kaynatan, öfkesini sanki vulkan lavları gibi etrafa yayan soruyu sordu..

"Saçmalıyor işte. Bulutla gittik."

"Bu kadar mı? Sana neden öyle bakıyor Leyla?"
Hem bağırdı hem de elini tüm öfkesiyle kapıya vurdu.

Leylayı başka biriyle düşünmek bile öfkesini şaha kaldırıyor, yakmak yıkmak istiyordu.

Ateş'in İzleri Where stories live. Discover now