31.. Kimsem yok

11.3K 548 27
                                    

İyi akşamlar:) yeni bölüm geldiiiiii...

Medyadaki şarkı beni baya hüzünlendirdi. Aslında bölüm yazarken bu şarkıyı dinlemek aklıma gelmemişti ama tesadüfen çıktı karşıma... Size iyi okumalar💕 yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen;)




Sabahın ilk ışıklarında burnuna dolan ilahi kokuyla açtı gözlerini. Belini sımsıkı kelepçe gibi saran eller, onun için attığına adı gibi emin olduğu kalp bu dünyada mutlu olma nedeniydi.

"Keşke.." dedi, "keşke hep böyle huzurlu, mutlu kalsak aramıza acılar, insanlar girmese.. Keşke bebeğimizi sana daha mutlu olduğun bir anda söyleye bilsem. Küçük ailemiz olsa, sabahları bir birimizin dokunuşlarıyla değil yüzümüze dokunan minik ellerle uyansak. Seni kıskansam, hem de çok. Ama başka kadınlara değil küçüğümüze olan aşkını, aşkla bakan gözlerini kıskansam. Çok mu zor? Bu kadar acıyı küçük bebeğim unuttura bilir mi? Ya onun minicik bedeni bu kadar acıya dayana bilir mi?"

Bebeğinin varlığını öğrendiği günden hep aynı şeyleri düşünüyordu. Yine aklına binlerce huzursuz eden fikirler gelmiş yine felaket senaryolarını andıran olaylar canlanmıştı gözlerinde.

Korkuyordu. Sevdiği adam öğreneceği gerçeklere nasıl dayanacaktı? O kadar güçlü müydü? Ya düşerse, kendisi onu düştüğü yerden kaldıra bilir miydi?

Bugün büyük gündü. Tüm gerçeklerin acı ve dikenli bir duvar gibi Mertin önüne örüleceği gündü.

Derin bir nefes aldı.. Elini Mertin belini saran ve karnının üzerinde birleşen ellerinin üzerine koydu.

"Bebeğim, bana güç ver. Babana da! Uğurumuz ol bizim.. Lütfen benim bu düşüncelerim kuruntu ya da hormanlardan dolayı olsun."

Mertin kollarının arasından çıkacağı sırada çekilip yeniden Mertin göğüsüne düşünce "Ahh!" diye kısık sesle bağırdı. Ama sesi tüm odada yankılanmıştı.

Boyun girintisinde Mert'in dudaklarını hissedince tüm kızgınlığı uçup gitti. Ama sitem etmeden duramazdı.
"Ödümü kopardın!"

"Sende küçük bir hırsız gibi kaçmaya çalışmasaydın."

Öfkeli bakışları eşliğinde başını hafif geriye Mertle yüz yüze gelecek şekilde çevirdi. Mert'in gözleri kapalıydı. Ama eğlendiyini kıvrılan dudaklarından anlamak zor değildi. Uzanıp dudağının kıvrılan sağ köşesini öptü.
"Ama kahvaltı hazırlayacaktım," dedi küçük yaramaz kız çocukları gibi kaşlarını çatarak.

"benim için problem yok, sen varsın kahvaltı niyetine."

Leyla ya der gibi tek kaşını havaya kaldırıp "ben olmayınca ne olacak?! Başka kahvaltılıklar mııııı?" diye sordu. Bu arada mı'yı sanki dahası mümkünmüş gibi uzatmıştı.

Mert aniden gözlerini açıp Leylaya baktı. Gözlerinde neşe kaybolmuş yerini saf hüzüne bırakmıştı.
"Ben burada olduğum sürece sen bir yere gitme..Gitme çünkü nedenim olsun."

Leyla bildiği en hatırı sayılır küfürleri kendine ithaf etti.
Salak göt akıllı Leyla! Bebeğim kusura bakma küfür için ama annen daha ağırlarını hakediyor. Kıskançlık senaryoların yüzünden adamın huzurunu, neşesini nasıl da kaçırdın öyle! Lanet kadın!

Kendisiyle verdiği iç savaşa inat anlayışla sevgiyle gülümseyip elini Mertin yanağına yerleştirdi.
"Aksi mümkün sanki! Ben sen oldum artık. Aklım sen kalbim sen hayatımın merkezi sen oldun. Ben uzun zaman önce senle doldum taştım. Sadece geç geldim. Büyüyemeyen çocuğum ya senin kalbine yürümeği geç öğrendim," derken Mertin saçlarıyla oynuyordu.

Ateş'in İzleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin