27.MUHTAÇ

18.7K 925 193
                                    

Hayatta herkesin iyi kötü anıları vardır . Kimisi sadece mutlu anılarını , kimisi ise sadece kötü anılarını hatırlar . İlk aşklar , ilk elvedalar . İlkler önemliydi her zaman . Ben de sadece mutsuz anıları olanlardandım . Küçüklükten beri sadece yaşadığım kötü anıları hatırlardım . Annemin hastalığımı öğrendiğinde benden nefret etmeye başlaması , arkadaşlarım tarafından ilk aşağılanmam , ilk iğnelerim , ilk ilaçlarım ... Yüzümü güldüren bir anımı aramıyordum bile . Çünkü her defasında hayal kırıklığına uğramak beni yoruyordu . Bazen oturup saatlerce boş gökyüzüne bakıyordum . Bulutların görülmediği , hep o kasvetli gökyüzüne . Sonra düşünüyordum ben de herkes gibi , ama herkesten daha çok . Neyi vardı bu dünyanın ? Hayata bağlanmam için neyi vardı ? Sanırım hiç bir şeyi . Mutlu olduğum zamanlarım yoktu . Gülüp eğlendiğim zamanlarım da yoktu . Ölü gibi yaşıyordum . Ama çoktan ölmüştüm de . Unutamadığım anılarım zihnimde kesik kesik duruyordu . Lisede arkadaşlarımın masama yapıştırdığı parçalanmış kalp resmini hatırlıyordum . Emre'nin ellerimden kayışını . Uğradığım sayısız ihaneti . Hepsi filmin bir kesiti gibi üşüşüyordu zihnime . Düşünmeden edemiyordum . Nasıl olur da hala yaşıyordum onu bile bilmiyordum. Sadece korkuyordum . Bu sefer anılarıma üşüşen korkunç gerçek beni daha çok korkutuyordu . Yaptığım hata leke gibi işlenmişti anılarıma . Daha çok siyaha bulanmıştım . Artık tamamen siyaha hapsolmuştum . Burnumdaki sızı bir anda şiddetlendiğinde hızla gözlerimi kapattım . Daha fazla ağlamak elime bir şey geçirmiyordu ama kabullenmek istemiyordum . Bu ellerle bir canı aldığımı kabullenemiyordum .

Gözlerimi sonu az da olsa görünen göle çevirdim . Ayaklarımı suya sokarak minik balıkların yanıma gelmesini bekliyordum . Tam bir hafta geçmesine rağmen hala kabuslarımı ölüler süslüyordu . Unutamıyordum . Unutamazdım . Tek başıma kalmak istesem de bu pek mümkün olmuyordu . Eve sayısız insan gelip gidiyordu ve bu rahatsız hissetmeme neden oluyordu . Her zaman ki gibi dışarıya çıkıp evden uzaklaşmıştım . Zamir , Mirza gibi değildi . Bana güveniyordu . Evden çıkıp gitmeme karışmıyordu . Girdiğim saate de . Bazen yanıma gelip saatlerce beni bekliyordu . Bense konuşmadan gökyüzüne dalıyordum . Sonra benim için ayrılan odaya gidip uyumaya çalışıyordum . Üzerimdeki Zamir'in kıyafetlerine baktım . Geldiğimde donmak üzere olduğumu hatırlıyordum . Hasta olmamıştım ama her an olabilirdim . Zamir kendimi iyi hissetmeme neden oluyordu . Onun yanında daha iyiydim . Daha güvende hissediyordum . Ama gerçek şu ki kalbim deli gibi hasret kalmıştı mavi gözlere . Sebepsizce yanıma gelmesini , her şey için özür dilemesini istiyordum . Ama ne gelen vardı ne giden . Ellerimi kendime çekerek sirkeledim . Gölün kenarına oturduğum için malum her yer topraktı . Üzerimdekileri dert etmiyordum . Nasıl olsa benim değildi . Ayaklarımı kendime çekeceğim sırada bir gölge fark etmiştim . Kalbim bir anda teklediğinde korkuyla donakalmıştım . Ne yapmam gerektiğini fark etmeden gölgedeki el bana doğru uzanıyordu . Bir anda omzumda hissettiğim baskıyla eli yakalamıştım . Kendimden beklemediğim bir şeyi yaparak eli öne doğru çekmiştim . Üzerimden havalanan bedeni ayağımla göle iteklediğimde büyük bir gürültüyle siyahlar içerisinde bir beden suyla buluşmuştu . Üzerime sıçrayan suyu umursamadan hızla ayağa kalkıp geriye çekilmiştim . Korkuyla çarpan kalbimi hissettiğimde geriye dönüp koşmayı planlıyordum ama gür ses durmama neden olmuştu .

'Lanet olsun !! Pantolonuma balık girdi !! ' şaşkınca arkama döndüğümde Zamir suyun içinde debeleniyordu . Utançla ellerimi ağzıma kapattım . Islanan saçlarını geriye attırarak yüzünü bana çevirdiğinde haline gülmemek için dudaklarımı dişliyordum . Kaşlarını sahte bir şekilde çattığında daha fazla dayanamayarak gülmeye başlamıştım . Kahkaham kayalıklara çarparak kulağıma tekrar dolanıyordu . Zamir'de bir anda gülmeye başladığında gülmem daha da artmıştı . Karnıma ağrı girene kadar güldükten sonra sonunda susabilmiştim . Zamir de aynı şekilde sustuktan sonra bir anda ortam sessizleşmişti . Gözlerini gözlerime diktikten sonra iç çektiğini görünce utançla kafamı eğmiştim . Nasıl o hareketi yapmıştım ki ? Refleks olmuştu artık ani hareketlerim . Zamir gölden çıkıp saçlarını tekrar arkaya attırdığında üzerine yapışan tişörtüne baktım . Ve altından belli olan kusursuz vücut hatlarına . Elimde olmadan bir anda kanım kaynamıştı . Nefesimin sıcaklığını hissetmeye başlamıştım . Damarlarımda akan kan sanki hızını atttırmış gibi parmak uçlarım karıncalanıyordu . Derin bir nefes alarak yutkunduğumda Zamir gözlerini bana çevirerek gülümsedi . Yanağında oluşan ufak gamze dikkatimi çekmişti . Mirza'nın derin çukurları içine hapsolunası şekildeydi . Ama Zamir'de fazla belli olmuyordu . Bir an ona da güvendiğimi fark etmiştim . Mirza gibi ona da güveniyordum . Beni öldürecek hale gelen birisine güveniyordum ve bu beni rahatsız etmiyordu . Ayağımı öne atarak ilerlemeye çalıştığımda bastığım sert şey irkilmeme neden olmuştu . Ayağımın altındaki silah dikkatimi çekince korkuyla geriye çekilmiştim . Ve o anda çok yakınımdan gelen , dal parçasının çıkardığı ses kulağımda yankı yapmıştı . Korkuyla gözlerimi çevirdiğimde gözlerim bulanıklaşmıştı . Hızla eğilip silahı elimle kavramıştım . Soğuk metali tekrar ellerimde hissetmek kalbimdeki baskıyı arttırmıştı . Silahı karşıdaki kişiye doğrulttuğumda ellerini bir anda havaya kaldırmıştı . Zamir'in gür sesi kulağıma dolduğunda titreyen ellerimdeki silahı daha sıkı kavramıştım .

DURAKTAKİ KATİL (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now