38.KÜL

13.7K 607 95
                                    

Gergin bedenimi gevşetmeye çalıştım. Almaya çalıştığım nefes boğazımı yakıyordu. Yapmam gereken şey sadece iki adım ötemdeydi. Ama korkudan titreyen bedenim bana engel oluyordu. Gözlerimi hızla yukarıya kaldırdım. Büyük tabelaya baktım. Ve üzerinde yazan geniş yazılara. Mavi rengi hiç bu kadar ürkütücü gelmemişti.

"İstanbul Emniyet Müdürlüğü"

Yazıyı tekrar tekrar okudum. Özgürlüğüm iki adım önümdeydi. Hiç bir özgürlük öylece elde edilen bir şey olamazdı. Ve ben de özgürlüğümü öylece ellerime alamayacaktım. Geçmem gereken ilk sınava girmek üzereydim. Ve bu sınava girecek olmam korkmama neden oluyordu. Derin bir nefes aldığımda parmaklarımdaki flaşı daha sıkı tuttum. Sanki bırakırsam ellerimden kayıp kül olacak gibi hissediyordum. Ama bunun olmasına izin vermeyecektim.

Bakışlarımı durduğum yerden geriye çevirdim. Ağaçların arasında duran bedeni zar zor seçebiliyordum. Oradaydı. Benimle beraber gelmişti ve geri dönmemi bekliyordu. Derin bir nefes aldığımda belli belirsiz kafasını sallayışını gördüm. Yüzüme yerleşen burkuk gülümsemeyle bakışlarımı tekrar önüme sabitledim.

Kaldırımda duran bedenimi biraz öne çekerek yola yaklaştım. Bu şehri, insanları, gürültüsünü... Hepsini özlemiştim. İlk defa bu kadar garip hissediyordum. Olan onca şeye rağmen kendi başıma atacağım ilk adım buydu.

Omuzlarımı dikleştirdim. Güçlü bir nefes aldım buğulu havadan. Ciğerime temas eden soğuğu hissettim. Hazırdım. Yapabilecektim ve bu şehrin sokaklarında özgürlüğüme kavuşacaktım. Bir adım daha atarak yola indim. Trafik fazla kalabalık olsa da bunu görmezden geliyordum. Önümden hızla geçen arabaları izledim. Sonunda biri yavaşlayıp geçmemi beklediğinde hareketlenerek binanın önüne doğru koşar adımlar attım. Korna çalan arabaların gürültüsünü duyabiliyordum. Herkes bir yerlere yetişmenin telaşıyla hızlanmaya çalıssa da ben yavaş ve temkinli adımlarla ilerliyordum.

İleride görünen kapıya baktıkça kalbimdeki çarpıntı daha da hızlanıyordu. Titreyen parmaklarımı sıkmaktan bembeyaz yaptığımı fark edince aralamaya çalıştım. Gerinen parmak boğumlarıma ilerleyen kan, beyaz rengin yerini doldurmaya yetip artmıştı bile. Önümden geçen polislere kaçamak bakışlar attım. Gittikçe kapıya yaklaşmış olmak daha da endişelenmeme neden oluyordu. Burası fazla kalabalık ve büyüktü.

Kapıya yetiştiğimde kesik bir nefes daha aldım. Kızıl saçlarımın fazlaca dikkat çektiğine emindim. Herkesin gözünü üzerimde hissediyordum. Bu terlememe neden olsa da sakin kalmaya çabaladım. Yapmam gereken tek şey elimdekini güvenli bir şekilde teslim etmekti.

"Yapabilirim" kendi kendime konuştuğumda, bir kaç kişinin bakışlarının keskinliğini fark ettim. Girişi kapadığımı fark etmem uzun sürmemişti. Bedenimi hızla içeriye çekip kenara doğru ilerledim. Gözlerimi etrafta gezdirdim.

Çok büyük bir binaydı. O kadar büyüktü ki nereden başlayacağımı bilmiyordum. Birini aradı gözlerim. Herhangi biri. Beni istediğim kişiye götürebilecek bir kişi. Bakışlarımı daha da yoğunlaştırdım. Yanımdan gelen geçen herkesi tek tek inceledim. Yaka kartlarına bakarak görevli birini bulmaya çalıştım. Derin bir nefes alıp bir iki adım attığım sırada koluma dolanan eller irkilmeme neden olmuştu. Korkuyla arkama dönüp bakışlarımı kolumu tutan kişiye sabitlediğimde polis olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

"Yardımcı olabilir miyim ?" kafamı salladığımda bakışlarını bir an yüzüme sabitledi. Yoğun bakışlarını fark ettiğimde kolumu elinden kurtardım. Yüzümün her köşesinde dolanan bakışları rahatsız olmama yetmişti. Yalandan öksürerek dikkatini dağıtmaya çalıştığımda bir an afallayıp kendine geldi.

DURAKTAKİ KATİL (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now