♫2. Bölüm♫

3.3K 129 44
                                    

Multimedia: Batıkan Gürsoy

Sıkıcı geçen tam 4 dersten sonra sıraaaaaaaa, YENİ ÖĞRETMEN İLE TANIŞMAYA gelmişti! Sınıftaki bütün kızlar, ben dahil olmak üzere o kadar heyecanlıydı ki anlatamam. Yeni öğretmenin erkek olduğunu duymuştum. Onun haricinde başka bir söylenti yoktu. Beş dakika sonra da kendisini görecektik zaten. Sınıfımızın bazı kızları  öğretmenin erkek olduğunu duyunca hemen tuvalete koşmuş, makyaj yapmışlardı. -ama ben öyle yapmadım çünkü iman pavır kasmak ( gözlüklü havalı şey emojisi) - Hayır, anlamıyorum, yeni öğretmen böyle kel, göbekli,gözlüklü, klasik yıllanmış öğretmen tipi gibi olursa ne yapacaklardı acaba? Onların ne yapacağını bilmesem de ben ne yapacağımı çok iyi biliyordum. Sınıfta öğretmen olsun veya olmasın, sınıftakilere dönüp en afillisinden kahkahamı basacaktım. Tabii kitabımdan kafamı kaldırabilirsem...

Zil çalınca sınıfımdaki herkes - ki buna erkekler de dahildi - suspus olup sıralarına oturmuş öğretmeni beklemeye başlamışlardı. Bende elimdeki kitaba dalmıştım. Hadi ama, Kürk Mantolu Madonna'yı okumadan durmak  mümkün müydü ki? Bu kitabı şimdiye dek milyon defa okuduğuma yemin edebilirdim ancak her okuduğumda o minik kızın Raif Bey'in ve sevgili Maria'sının kızı olduğunu öğrendiğimde şaşırıyordum. ' Keşke ' diye geçirdim içimden. ' Keşke Raif, Maria  Puder'i de yanında götürebilseydi. '

Sabahattin Ali, her hikayesinde insanı şaşırtıyor, kuşkuya düşürüyor ve olaylardan ders çıkarmasını sağlıyordu.

Bunları düşünürken ve öğretmen biraz gecikince ben de kendimi kitaba daha çok kaptırdım. Bir ara bir kaç ses duyar gibi oldum ama önemsemedim. Aman, bana ne be diye geçirdim içimden. Burada, yoğurtlu iskenderin üzerine dökülen tereyağı gibi mis bir şekilde anlatılan aşk hikayesini okumak varken, yıllanmış müzik öğretmenini bekleyemezdim.

Bu güne kadar hiç sevgilim olmamıştı. Belki de, aşk hikayesini yoğurtlu iskendere benzetmem bu yüzdendi. Yada sadece acıkmıştım, her neyse konumuz bu değil.

Kitap karakterlerini sevgili bellemiştim hep kendime. Okuduğum her kitapta kadın karakterin yerine kendimi koyar, sevgilim varmış gibi mutlu olurdum. Tabii ki bu Grinin Elli Tonu için geçerli değildi. 

Tövbe bismillah! 

Ancak Raif Bey, Maria Puder ile bütünleşmiş bir karakterdi. Maria çok şanslı olmalıydı. 

Ben bu şekilde hem düşünceler denizinde can çekişir, hem de kitabımı okurken bir ara Berfin canımı acıtacak derecede beni dürtmeye başlamıştı. Canım iyice acıyınca, kendimi tutamadım haliyle. 

" Ne oldu kızım ne oldu!? Bir tarafına giren çıkan mı var!? Kolumu si....." diyemeden, Berfin'in ısrarla işaret ettiği yere döndüm.

Baktığım yerdeki öğretmenin benim hayal ettiğimle olan alakası, Survivor'da ödül olarak brokoli salatası verilmesiyle eş değerdi. Ancak, ben öğretmeni gördüğümdeki şaşkınlığımla unutmuş olacağım ki, adamın bana bakışları sertti ve ben az kalsın Berfin'e küfrediyordum!

Evet, işte şimdi nanayı yedim!

Batıkan'ın Ağzından

Sınıfa biraz gecikmiştim. Sınıfın önüne geldiğimde içeride hiç ses yoktu. İlk günden, yeni tanışacağım bir sınıfta daha ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Bundan önce bir sınıfa daha gitmiştim ancak, öğrenciler ile bakışmaktan öte bir iletişimimiz olmamıştı. Ancak, fark etmiştim ki, okulun çoğu kızlarının radarına girmiştim. Erkekler ise sanki bütün kızlarla harem kurmuşum gibi bana kötü kötü bakıyorlardı. Ah, bu çok saçmaydı. Bu seferkinin öyle olmamasını dileyerek sınıfa girdim.  Bütün çocuklar merakla bana bakıyordu. Tabii bende onlara bakıyordum. Bir yandan sınıfı gözlerimle tarayıp, ' Ah tamam, şimdi belli oldu ' diye düşünürken, en arkada, elindeki kitabı transa girmişçesine okuyan bir kız gördüm. Bu, sabah gördüğüm o kızdı. Kızın kafasındaki bere dikkatimi çekmişti, resmen ' madafaka ' yazıyordu üzerinde. Şaşırmıştım tabii.

~MÜZİĞİM KADAR ÇOK~Where stories live. Discover now