21. Bölüm

1K 48 37
                                    

Medya; Koray Avcı - Hoş Geldin

İyi okumalar!

-----*****-----

Bizim grup komple Batıkan'a bakınca o da yaptığı bir yanlışı düzeltmek istercesine, ' katılacağımız yarışma hakkında ' diye eklemişti fazla beklemeden. İçim içimi yiyerek bizimkilere ' siz devam edin ' demiş ve öğretmen masasının hemen önündeki masaya geçmiştim. Sınıf boşalana kadar sıranın altındaki parmaklarımla oynamış, başımı hiçbir şekilde  kaldırmamıştım. Sınıfta kimse  kalmayıp yalnızca ikimizin nefes  seslerinin duyulduğu zamanda kalbim, üzerine zehirli bir mürekkep damlatılmışçasına çarpmaya başlamıştı. Zehir, onun gözlerinin ta kendisiydi ancak, benim panzehirim de o kahverengi vadinin içinde bir yerlerdeydi. Ben kendi düşüncelerimde boğuşurken, onun özlediğim sesi kulaklarımı doldurmuştu.

'' Nasılsın? Uzun zamandır okulda yoktun. Merak ettim. '' Dan diye gelen soruya ne cevap  vereceğimi bilememiş, bir süre beklemiştim. Merak ettiğini söylemişti. Neden merak etmişti ki?

'' İyi sayılmam. Üşütmüştüm. '' Söylediğim bir nevi doğruydu aslında. Kafayı üşütmüştüm şu son 1 hafta boyunca. 

'' Bende iyi sayılmam aslında. '' Dediği ondan sürekli kaçırdığım gözlerimi, yüzünde keşfe çıkarmıştım. Evet iyi olmadığı 1 kilometre öteden bile anlaşılabilirdi. 

'' Görebiliyorum.'' dedim. '' Yüzün çökmüş. Gözlerin kan çanağı. Sana ne oldu? '' Bu sabahtan beri ona sormak istediğim soruydu aslında bu. Cevabını merakla beklerken sıranın altındaki ellerimi birbirine sürttüm. Heyecandan buz kesmişlerdi. 

'' Varlığıyla hayat bulduğum birisinin hasretini çektim. Çekiyorum da. '' Sözleri nefesimin daralmasına sebep olurken, o kişinin ben olmamam yüreğimi dağlıyordu. Aramızda elle tutulur bir mesafe vardı karşı karşıya olmamıza rağmen. Söylediği şey aramızda bir haftada oluşan buzdan duvarı daha da sağlamlaştırırken, gerçek bir kez daha kafama ' dank' etti; 

O başkasını seviyordu. Ben de onu. 

Aklıma gelen ilk kelimeyi söyledim hemen. Cevapsız kalıp ona, onu sevdiğimi belli edemezdim. 

'' Doğrudur. '' 

O anda telefonuma gelen bildirim sesi kurtarıcım olurken, vakit kaybetmeden cebimden telefonumu çıkararak ne olduğuna baktım. Bir mesaj gelmişti.

Gönderen; 053XXXXXXXX

Numaramı sildin mi bilmiyorum ama okulun karşısındaki binanın arkasında seni bekliyorum. 

ÇAĞRI. 

Okuduklarım sinir katsayımı yükseltirken, neden böyle bir şey yaptığını merak etmiş ve aynı zamanda oraya gidip onu bir güzel pataklamak istemiştim. Sonuçta benden ayrılan oydu ve, gözümün önünde başka kızlarla yiyişen de oydu. Zaten fırsat buldukça benimle uğraşması sinir bozucuydu. Oraya gidince bana kötü şeyler yapabilirdi. Ama derdinin ne olduğunu merak etmiştim. Lanet olsun!  

'' Tuğçe! Yarım saattir sana sesleniyorum.  Kötü bir şey mi oldu? '' 

'' Hayır , hayır olmadı. Yalnızca kalkmam  gerek. Özür dilerim. '' 

Apar topar sınıftan çıkmış, sinirden elim ayağım titrerken beni bu hale getiren şerefsizin ağzını burnunu kırmayı kendime görev bilmiştim. Ne diye benimle hala uğraşıyordu ki? 

Hızlı bir şekilde ilerlerken okuldan çıkmış, onun dediği yere neredeyse gelmiştim. Çağrı'yı ise az ileride sırtını binanın duvarına yaslamış bir biçimde sigara içerken görmüştüm. 

~MÜZİĞİM KADAR ÇOK~Where stories live. Discover now