15. Bölüm

1.3K 79 16
                                    


5K'lık MKÇ ailemi teker teker 5K kere öpüyorum :***

Bölüm sonunda multimedia bulunuyor, bakabilirsiniz. T&B çifti için kolaj yapmak isteyen okurlarım bana dm'den ulaşabilirler. İsimleri ile beraber çalışmalarını seve seve yayınlarım :)

İyi okumalar! 

___*******___

Bahçedeki çardakların birinde mis gibi lahmacunumu yerken Berfin'e göz atıyordum. Bulmuş cömert çocuğu hala bir tripler bir tripler. 

Hayır yani, lahmacunun tanesi 4 lira olan Eskişehir'de 5 porsiyon lahmacun ısmarlayan biriyle saygı için bile olsa evlenilir bence.

'' Nefes al da ye bok boğazlı! '' 

'' Sonono kordoşom öğlö orosondayı- ÖHÖ HÖ ÖHÖ ÖĞĞĞĞ! '' Boş bir poşete boğazıma takılan ne kadar lahmacun varsa boşaltmıştım. Bir elin yumruğu kadar şey ağzımdan çıkınca Berfin'in gözleri büyümüş, hemen yanıma gelip elini şap şap sırtıma vurmaya başlamıştı. Yalnız, nefes almamı engelleyen parça hala boğazımdaydı ve artık endişelenmemin sırasıydı sanırım. Bir yandan öksürmeye devam ediyor, bir yandan da Berfin'e nefes alamadığımı işaretlerle anlatmaya çalışıyordum. 

'' Tuğçe! Kendine gel! Ne oldu? Yüzün mü morardı seni- EYVAH! YETİŞİN KIZ ÖLECEK! YARDIM EDİN! ''

Berfin'e derdimi anlatabilmiştim ancak kafamın ağırlaşması ve zonk zonk atması artık gerçekten korkutmaya başlamıştı beni. Gözümün önünde uçuşan sarı noktacıklar da cabasıydı tabii. 

Allah'ım lütfen gencecik yaşımda ölmeyeyim. 

Göz yaşlarım benden bağımsız akarken, bedenimin havaya kaldırılması ve ardından, tam göğüslerimin altına yapılan baskı ile birkaç ' hık huk ' sesiyle birlikte kusma karışımı boğazıma takılan parçayı çıkarabilmiştim.

Şükürler olsun.

Bedenim sanki maraton koşmuşçasına yorulduğu için beni tutan kişinin kollarına yığıldım. Bilincimi kaybetmemiştim ancak öylesine yorgun düşmüştüm ki, gözlerimi kapatarak, sakinleşmeyi bekledim. yaşlarla dolan gözlerimi açtığımda çardağın oturağında uzanıyor olduğumu fark ettim. Yanı başımdaki Berfin korku dolu ve yaşlı gözleri bana bakıyordu. Fakat tam önümdeki kişiyi yok saymak neredeyse imkansızdı. Berfin gibi korku dolu gözlerle beni izleyen bir Batıkan'ı kim yok sayabilirdi ki ?

'' Berfin s-su ver. '' Anında gelen suyu içerken, biraz rahatladığımı hissetmiştim. 

'' Tuğçe, iyi misin? Nasıl hissediyorsun? '' Batıkan'ın sorusuna çatallaşan sesim ile cevap vermiştim;

'' Evet, iyiyim. Nefes alabiliyorum, sayenizde. Teşekkür ederim. ''

'' İstersen revire gidelim. Orada dinlenirsin. Hem biraz da gözden uzak olursun. '' Son cümlesi ile çardağın dışına baktığımda kısa süreli şok geçirmiştim. Tüm okul, hatta Kel Sadri bile bizi izliyordu yahu! 

'' Aslında, evet öyle yapalım. Yeterince rezil oldum zaten. '' 

Çardaktan çıkınca Sadri hoca yanımıza geldi, 

'' Tuğçe kızım, iyi misin? Çok korktum seni öyle görünce. Mosmor olmuştun yahu! ''

'' İyiyim hocam, saolun. Yemek takıldı boğazıma sadece. '' 

'' Biz de revire gidiyorduk Sadri hocam. '' Batıkan'ın cümlesi ile Sadri hoca kafasını sallayıp bize yol verdi. Birden belimdeki eli hissedince, irkildim. Batıkan'a baktığımda ise, bana bakarken yakalamıştım.

~MÜZİĞİM KADAR ÇOK~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin